sabırsızlık ve endişe gördüğüm için veriyor; bazısını da Allah"ın kalplerine koyduğu zenginlik ve hayra havale ediyorum!” 53
Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden Safvân b. Ümeyye, Huneyn dönüşü Ci"râne"de toplanan ganimet mallarına; develer, davarlar ve çobanlarla dolu vadiye hayran hayran bakarken, Allah Resûlü de onun bu hâlini göz ucuyla takip ediyordu. Bir ara, “Ebû Vehb! Vadi pek mi hoşuna gitti?” diye sordu. “Evet” deyince, Resûl-i Ekrem onu yüreğinden vuracak olan sözü söyledi: “O vadi de içindekiler de senin olsun!” Safvân derhâl Müslüman oldu.54 Bundan sonrasını Safvân anlatıyor: “Resûlullah, mahlûkât içinde en sevmediğim kimse idi. Fakat Huneyn günü bana o kadar mal verdi ki neticede benim gözümde mahlûkâtın en sevimlisi hâline geliverdi.”55 Hediyeler vererek insanların gönüllerini kazanmak, kalplerin tabibi olan Resûl-i Ekrem"in, putperestlerin kilitli kalplerini İslâm"a ısındırabilmek hatta açabilmek için başvurduğu en etkili yollardan biriydi.
Câhiliye döneminde misafire ikramı, cömertliği, akrabaları ve komşularıyla iyi ilişkisi ile meşhur olan Abdullah b. Cüd"an hakkında Hz. Âişe"nin, “Bu hasletler kendisine bir fayda sağlar mı?” sorusuna, “Hayır. Çünkü o bir defa olsun, "Rabbim! Kıyamet gününde beni bağışla!" demedi.” diyerek cevap vermişti.56 Bununla, Kur"ân-ı Kerîm"de defalarca vurgulandığı üzere, diğer salih ameller gibi hediyeleşmenin de mizanda kıymet ifade etmesi için kişinin iman ehlinden olması ve verdiği hediyeyle yalnızca Allah"ın rızasını kazanma amacını taşıması gerekir..
Nebiyy-i Ekrem, tebliğ mücadelesine ve kendisini ziyarete gelen heyetlere atıfla, vefat ânında bile ashâbına hediyeleşmenin öneminden bahsetmiş, üç vasiyetinin birinde şöyle demişti: “Benim onlara hediye verdiğim gibi siz de heyetlere hediye verin!” 57
Fahr-i Kâinat (sav), Rabbine kavuşurken, geride en büyük hediye olarak, Kur"ân-ı Kerîm"i ve sünnet-i seniyyesini bıraktı. Bıraktığı sonsuz hazine değerindeki bu hediyeler, Âlemlerin Rabbine geri döndüğümüz gün, O"na sunmak üzere şimdiden hazırlamak zorunda olduğumuz armağanlara işaret eden rehberlerdir. Mevlânâ"nın Mesnevî "de de dediği gibi:
“Dostların yanına eli boş gitmek, değirmene gitmeye benzer buğdaysız,
Hak Teâlâ mahşerde sorar halka; "Diriliş günü için hani armağanınız?",
Bize tek başınıza, âdeta sizi yarattığımız gibi geldiniz azıksız,58
Haydi söyleyin, kıyamet gününe armağan olarak ne getirdiniz?”59