geri ödeme yapmış, “Bu yarım vesk senin alacağın, bu yarısı da benden sana (hediye).” buyurmuştu. Yine bir vesk borçlandığı bir başka adama da iki vesk ödemiş, ona da aynı sözü söylemişti.46
“Sosyal barış”ın teminine hizmet edecek önemli faktörlerden biri kabul edilmesi gereken hediye, maksadını aşar ve yozlaşır, safiyetini yitirir ve bir rüşvet vasıtası hâline gelirse; olumlu fonksiyonunu kaybeder ve beklenenin aksine “sosyal güvenlik sorunu”na dönüşür. Özellikle de adaletin en hassas terazilerle tartılarak dağıtılması beklenen devlet dairelerinde hediye, şahsî menfaatler uğruna görevi kötüye kullanmaya sebebiyet veren, gayri meşru, gayri ahlâkî bir iş yaptırma aracı hâline gelebilir. İşte bu tehlikeye de işaret eden Peygamber (sav), “Hediyeyi hediye olduğu sürece alın. Borç üzerinden bir rüşvete dönüşünce onu sakın almayın!” 47 buyurmuştur. Adaleti ile tanınan Halife Ömer b. Abdülazîz"in, “Resûlullah (sav) zamanında hediye, hediye idi; bugün ise rüşvettir.”48 sözüne bakılırsa uhrevî muhasebe bilincinin zayıfladığı, adlî otoritenin güçlüler ve zenginler lehinde zaafa uğradığı kargaşa zamanlarında hediyenin, ismi aynı kalsa bile mahiyet değiştirerek rüşvete dönüşebileceği anlaşılmaktadır.
Âlemlerin Efendisi (sav), hediyeyi Allah"ın kullarıyla gönül bağı kurabilmek için tereddütsüz kabul etti, Allah yoluna insan kazanabilmek için hesapsız verdi, Allah"ın kelimesinin yücelmesi uğrunda korkusuzca kullandı, Allah"ın rızasına uygun yerlere sayısızca sarf etti. Bedir"de, Sa"d b. Ubâde"nin kendisine hediye olarak gönderdiği zırhı ve “adb” (keskin) adlı kılıcı kuşandı.49 Huneyn"de, Ferve b. Nüfâse el-Cüzâmî"nin hediye ettiği katırı düşmanlara karşı mahmuzladı.50 Hicretin dokuzuncu yılında Medine"ye gelip ashâbın huzurunda İslâm"ı kabul ederek “Bânet sü"âd” kasîdesini okuyan şair Kâ"b b. Züheyr"e, “Muhakkak ki Peygamber, kendisiyle aydınlanılan, Allah"ın çekilmiş yalın kılıçlarından bir kılıçtır.” beytine gelince, üzerindeki Yemen bürdesini çıkarıp takdim etti.51 Bu şerefli hediye, asırlar sonra Osmanlı"ya, oradan da bizlere intikal etti.
Kimilerine sırf mal hırsı yüzünden, “yüzüstü cehenneme atılır” korkusuyla hediye ve atıyye verdi; nicelerini gönlü İslâm"a ısınsın diye eli boş çevirmedi. Bazen imansız olanı, Müslümanlara tercih etti.52 Bahreyn"den çok sayıda esir ve mal geldiği gün, bunların taksiminde bazı kimselere çok şey verirken, bazılarına hiçbir şey vermemişti. Bunun sebebini şöyle izah etti: “Vallahi ben bir kimseye hediye verirken bir başkasına vermem. Hâlbuki vermediğim kimse, verdiğim kimseye göre nazarımda daha sevimlidir. Bazılarına kalplerinde