Hadislerle İslâm Cilt 4 Sayfa 394

liyakatli olanların yöneticilik talep etmesi ve hizmet için koşması, hizmete koşması da mümkündü. Nitekim Kur"ân-ı Kerîm"de bildirildiğine göre, Hz. Yusuf zindandan çıkınca Mısır hükümdarına, “Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi bir koruyucu ve bilgili bir kişiyim.” demiş ve hükümdar da güvenilir ve ilim sahibi bir kimse olduğunu bildiği için onun bu talebini kabul etmişti.14

Sevgili Peygamberimiz, verilen görevi hakkıyla yerine getireceği düşüncesiyle idareci yapılanlara Allah"ın yardım edeceğini, ancak kendisi talep ederek görev alanların vazifeyle baş başa kalacakları ve yardım görmeyecekleri konusunda ashâbını uyarmıştı.15 Zira liyakatli olduğu için bir göreve atanan, insanların problemlerini çözmek için gayret sarf eden samimi ve âdil idareci birtakım zorluklarla karşılaşacak ama bu güçlükleri Allah"ın yardımı ile aşacaktır. Fakat liyakatli olmadığı hâlde sırf kendini tatmin için bir göreve atanmak isteyen kimseyi Allah yalnız bırakacaktır. Bu kimse doğal olarak yöneticilikte başarılı olamayacak, idaresi altındaki toplumun refah ve huzuru yok olacaktır. Haksızlık ve zulüm yaygınlaşacak, yönetim sonunda çökecektir.

Allah"ın yardımı çeşitli şekillerde tezahür edebilir. İdareci için nasip edeceği yardımcı bunlardan birisidir. Nitekim Allah Resûlü böyle bir yardımın önemini şöyle izah etmektedir: “Allah bir idareci hakkında hayır dilediği zaman, ona dürüst bir yardımcı verir. Eğer o idareci yapılması gereken bir işi unutursa bu yardımcı, ona hatırlatır. Eğer idareci işi kendisi hatırlarsa o zaman da bu yardımcı işin yapılması hususunda idareciye yardımcı olur. Eğer Allah onun hakkında hayır dilememişse ona kötü huylu bir yardımcı verir. Eğer yapılması gereken bir işi unutursa yardımcısı ona hatırlatmaz. Eğer idareci işi kendiliğinden hatırlarsa o zaman da işin yapılmasında ona yardımcı olmaz.” 16

Diğer taraftan kendisine idarecilik teklif edilen kişinin bunu kabul etmeme hakkı da vardır. Ancak kabul ettikten sonra kimse bu göreve hıyanet edemez. İdareci, yüklendiği sorumluluk gereği, yapması gereken şeyleri yapar ve yapmaması gereken şeylerden de uzak durursa emanetin hakkını yerine getirmiş olur. Ancak aksi şekilde davranırsa, görevine hıyanet etmiş olur. Bu çerçevede Sevgili Peygamberimiz, konuya verdiği önemden dolayı bazı hususları oldukça ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır.

Allah Resûlü"nün idarecilerden yapmalarını istediği ilk şey, yönetimlerinde âdil davranmalarıdır. “... Ben Allah"a, hiç kimsenin benden ne mal ne de kan konusunda isteyeceği bir hakkı olmadığı hâlde ulaşmak isterim.” 17 buyuran

    

Dipnotlar

14 Yûsuf, 12/55-56.

15 B6722 Buhârî, Keffâretü’l-Eymân, 10

حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ بْنِ فَارِسٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَمُرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَسْأَلِ الإِمَارَةَ ، فَإِنَّكَ إِنْ أُعْطِيتَهَا عَنْ غَيْرِ مَسْأَلَةٍ أُعِنْتَ عَلَيْهَا ، وَإِنْ أُعْطِيتَهَا عَنْ مَسْأَلَةٍ وُكِلْتَ إِلَيْهَا ، وَإِذَا حَلَفْتَ عَلَى يَمِينٍ فَرَأَيْتَ غَيْرَهَا خَيْرًا مِنْهَا ، فَأْتِ الَّذِى هُوَ خَيْرٌ ، وَكَفِّرْ عَنْ يَمِينِكَ » . تَابَعَهُ أَشْهَلُ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ . وَتَابَعَهُ يُونُسُ وَسِمَاكُ بْنُ عَطِيَّةَ وَسِمَاكُ بْنُ حَرْبٍ وَحُمَيْدٌ وَقَتَادَةُ وَمَنْصُورٌ وَهِشَامٌ وَالرَّبِيعُ . M4715 Müslim, İmâre, 13. حَدَّثَنَا شَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَمُرَةَ قَالَ قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ لاَ تَسْأَلِ الإِمَارَةَ فَإِنَّكَ إِنْ أُعْطِيتَهَا عَنْ مَسْأَلَةٍ أُكِلْتَ إِلَيْهَا وَإِنْ أُعْطِيتَهَا عَنْ غَيْرِ مَسْأَلَةٍ أُعِنْتَ عَلَيْهَا » .

16 D2932 Ebû Dâvûd, İmâre, 4.

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ عَامِرٍ الْمُرِّىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ حَدَّثَنَا زُهَيْرُ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِالأَمِيرِ خَيْرًا جَعَلَ لَهُ وَزِيرَ صِدْقٍ إِنْ نَسِىَ ذَكَّرَهُ وَإِنْ ذَكَرَ أَعَانَهُ وَإِذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهِ غَيْرَ ذَلِكَ جَعَلَ لَهُ وَزِيرَ سُوءٍ إِنْ نَسِىَ لَمْ يُذَكِّرْهُ وَإِنْ ذَكَرَ لَمْ يُعِنْهُ » .

17 D3451 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 49

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا ثَابِتٌ عَنْ أَنَسٍ وَقَتَادَةُ وَحُمَيْدٌ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ النَّاسُ يَا رَسُولَ اللَّهِ غَلاَ السِّعْرُ فَسَعِّرْ لَنَا . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمُسَعِّرُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الرَّازِقُ وَإِنِّى لأَرْجُو أَنْ أَلْقَى اللَّهَ وَلَيْسَ أَحَدٌ مِنْكُمْ يُطَالِبُنِى بِمَظْلَمَةٍ فِى دَمٍ وَلاَ مَالٍ » . T1314 Tirmizî, Büyû’, 73. حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ حَدَّثَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ قَتَادَةَ وَثَابِتٍ وَحُمَيْدٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ غَلاَ السِّعْرُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ سَعِّرْ لَنَا . فَقَالَ « إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْمُسَعِّرُ الْقَابِضُ الْبَاسِطُ الرَّزَّاقُ وَإِنِّى لأَرْجُو أَنْ أَلْقَى رَبِّى وَلَيْسَ أَحَدٌ مِنْكُمْ يَطْلُبُنِى بِمَظْلَمَةٍ فِى دَمٍ وَلاَ مَالٍ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .