Allah Resûlü, hak ve adaletin timsaliydi. Adaletin nasıl sağlanacağını hem sözleriyle hem de uygulamalarıyla ümmetine gösteren Peygamberimizi, değil adaletsiz davranma eylemi, böyle bir düşünce bile ciddi şekilde öfkelendirmeye yetiyordu. Nitekim Mahzûmoğulları kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının affedilmesi için, Kureyşlilerin talebi üzerine, aracılık yapmak üzere gelen Üsâme"ye, “Sen, Allah"ın koyduğu cezalardan birinin affı için aracılık mı ediyorsun?” diye kızmış ve sonrasında halka hitap ederek şöyle buyurmuştur: “Sizden öncekilerin helâk olmalarının sebebi şuydu: Onlardan güçlü bir kimse hırsızlık yaparsa onu cezalandırmazlar, zayıf bir kimse hırsızlık yaptığında ise ona ceza uygularlardı. Allah"a yemin ederim ki Muhammed"in kızı Fâtıma hırsızlık yapmış olsaydı mutlaka onun da elini keserdim.” 18
Bir yönetici olarak daima âdil bir şekilde davranan Sevgili Peygamberimiz, idarecinin âdil olması gerçeği üzerinde önemle durmuş, en büyük müjdeleri de âdil idareciler için vermiştir. Nitekim Allah Resûlü, bir hadiste âdil idareciyi Allah"ın gölgesinden (himayesinden) başka gölge (himaye) olmayan günde, kendi gölgesi (himayesi) altında gölgelendireceği (himaye edeceği) yedi kişi arasında ve hatta ilk sırada sayarken,19 bir başka hadiste duası geri çevrilmeyecek üç kişi arasında zikretmiştir.20
Allah Resûlü âdil yöneticiyi övüp ona müjdeler verirken, zalim yöneticiyi ise yermekte ve onu da çirkin hareket eden kişiler arasında zikrederek Allah katında kötü bir konuma sahip olacağını şöyle ifade etmektedir: “Yüce Allah dört kimseye öfke duyar: Çok yemin eden satıcı, kibirli fakir, zina eden ihtiyar ve zalim yönetici.” 21
Toplumsal düzenin tesisinde adaleti temel olarak gören Allah Resûlü, fethedilen bölgelere valilerini gönderirken de onları öncelikle adalet konusunda uyarmıştır. Nitekim Muâz b. Cebel"i Yemen"e gönderirken ondan halka âdil davranmasını isteyerek, “...Sakın (zekât olarak) onların mallarından en iyilerini seçip alma. Mazlumun bedduasından sakın, çünkü onunla Yüce Allah arasında hiçbir engel/perde yoktur.” demiştir.22
İdarecileri âdil olmaları konusunda sık sık uyaran Allah Resûlü, adalet duygusunda zafiyet meydana getirebilecek konularda da dikkatli olmalarını istemiştir. Meselâ hediyeleşme insanların birbirlerine karşı ilgisini ve sevgisini artırır. İnsanlar arasında hediyeleşmeyi teşvik eden Sevgili Peygamberimiz,23 adalet duygusuna halel getirebileceği endişesiyle idarecilerin hak ettikleri ücretten başka maddî bir beklenti veya karşılık peşinde olmamalarını öğütlemiştir. Bu bağlamda zekât memurlarından Abdullah