Yönetici, yönettiklerine iyi işleri emredip, onları kötülüklerden korumakla da görevlidir. Toplumun yapmış olduğu kötülüklere, açıktan işledikleri haramlara, suçlara engel olunması yöneticinin sorumluluğundadır. Nitekim Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle bir örnek sunmaktadır:
“Allah"ın çizdiği sınırları aşmayarak orada duranlarla bu sınırları aşıp ihlâl edenler, bir gemiye yerleşmek üzere kura çeken topluluğa benzerler. (Bu kuranın sonucunda) onlardan bir kısmı geminin üst katına, bir kısmı da alt katına yerleşirler. Alt kattakiler su almak istediklerinde üst kattakilerin yanından geçmek durumundadırlar. Alt katta oturanlar, "Hissemize düşen yerden bir delik açsak, üst katımızda oturanlara eziyet vermemiş oluruz." derler. Şayet üstte oturanlar, bu isteklerini yerine getirmek için alttakileri serbest bırakırlarsa, hepsi birlikte batar helâk olurlar. Eğer bunu önlerlerse, hem kendileri kurtulur, hem de onları kurtarmış olurlar.” 30
Geminin üst katındakiler yöneticilere, alt kattakiler ise yönetilenlere benzetilebilir. Yönetici, sorumluluğu altındaki kimselerin hatalarını düzeltmezse, bu hatalarının sonuçlarından yalnızca hatayı işleyenler değil, toplumun tamamı etkilenecektir. Bu açıdan bakıldığında yöneticinin toplumun her kesimi ile ilgilenmesi, onların sorunlarını dinleyip çözüm aramasının gerekliliği görülecektir. Yöneticinin bir kenara çekilip halkın sorunlarıyla ilgilenmemesi ise kendi sonunu getirecektir.
İdarecinin, üstlendiği yöneticilik emanetini ifa ederken kendi başına hareket etmemesi, alınacak kararlarda sorumluluğunu üstlendiği insanların da görüşlerine müracaatta bulunması da büyük önem arz etmektedir. Peygamber Efendimizin yöneticilerden yapmalarını ısrarla istediği şeylerden biri de budur. Zaten Yüce Allah da bu hususu, “...Yönetimde onlara danış.” âyetiyle emretmektedir.31 Allah Teâlâ"nın bu emrine binaen Allah Resûlü yönetimde önemli konularda ashâbıyla sürekli istişare hâlinde olmuş ve kararlarını istişareler sonucunda vermiştir. Allah"ın Resûlü olmasına ve vahiy almasına rağmen yönetimini istişare ile yürütmüştür.32 Nitekim Ebû Hüreyre, “Resûlullah"tan (sav) daha çok ashâbıyla istişare eden bir kimseyi görmedim.” demiştir.33
Allah Resûlü yönetimde ashâbıyla istişare ederek hareket ederken,34 istişarenin yönetimde olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu şu ifadelerle vurgulamıştır: “İdarecileriniz iyi kimselerden, zenginleriniz cömert kişilerden olduğunda ve işleriniz, aranızda istişare ile yürütüldüğünde, yeryüzünde yaşamanız toprak altına girmenizden daha hayırlıdır.” 35