Nebî (sav), bir gün ashâbı ile oturuyordu. Zaman zaman yaptığı gibi onları konuşturarak sohbetine başladı: “Müflis kimdir bilir misiniz?” Ashâbdan söz alan biri, “Bizim aramızda müflis, malı mülkü olmayan kimsedir.” dedi. Bu cevap üzerine Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Asıl müflis, kıyamet gününde kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını da dövmüştür. (İhlâl ettiği bu hakların karşılığı olarak) iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır.” 1
Âhiret gününde iflas eden insanı bu şekilde tasvir ediyordu Kutlu Nebî. Müflisin bütün çabaları boşa çıkmış, işlediği kötülükler iyiliklerini alıp götürmüş, mükâfat beklerken cezalandırılmıştı. Allah katında mükâfat kazanmak ve azaptan kurtulmak için kul haklarından arınmış olmak gerekiyordu. Nitekim sahâbeden Ebû Saîd el-Hudrî, Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmişti: “Kıyamet günü müminler ateşten kurtulurlar ve cennetle ateş arasındaki bir köprü üzerinde durdurulurlar. Orada, dünyada iken aralarında meydana gelmiş haksızlıklar için kısas yapılır. Nihayet haksızlıklardan temizlendikleri ve pâk oldukları zaman cennete girmelerine izin verilir.” 2 Peygamber (sav) başka bir konuşmasında, “Âhiret gününde ne altın ne de gümüş para vardır. Bu nedenle haksızlık yapanın iyilik ve sevapları varsa bunlardan alınıp hak sahibine verilir. Şayet sevabı yoksa mağdur ettiği kişinin günahlarını yüklenir.” 3 demiştir. Hesaplaşma ancak böyle tamamlanır. Allah Resûlü"nün, “Allah"ın huzuruna, hiç kimseye haksızlık yapmadan çıkmayı umuyorum.” 4 şeklindeki ifadesi onun bu konudaki titizliğini gösterir.
Kur"an"ı Kerim"de “hak”, gerçeğe uygun olan söz,5 doğru yol,6 aslına uygun inanç, bilgi,7 adalet,8 görev ve ödev,9 bir olayın içyüzü,10 doğru, gerçek, sabit gibi anlamlara gelir. Bu anlamlarından dolayı da Kur"an11 ve İslâm"ı12 ifade etmek için kullanılmaktadır. “Hak”, daha çok, “gerçeğe uymayan inanç, hüküm ve düşünceler” anlamına gelen bâtılın zıddını ifade