çocuğu olmuyor, onunla evleneyim mi?” diye soran bir kişiye, “Hayır.” diye cevap vermiş, adamın ikinci gelişinde de ona izin vermemiş, üçüncü gelişinde ise, “Sevgi dolu, doğurgan kadınlarla evlenin. Çünkü ben kıyamet gününde peygamberlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.” buyurmuştu.4
Sevgi dolu ve sevecen olmak, ailedeki huzurun temini, doğurganlık da neslin devamı için tercih edilmekteydi. Ancak Peygamber Efendimizin, daha önce zikredilen hadiste, Câbir"in evlenmesinin gerekçesini dinledikten sonra, “İsabet ettin.” şeklinde onaylaması ve Hz. Âişe dışında bakire bir kızla evlenmemesi5 bu durumun kişilerin özel hâllerine göre değişebileceğine işaret etmektir. Peygamber Efendimiz, sadece gayri meşru hayat sürdüren kadınlarla evlenmeyi hoş karşılamazdı. Bedir ve Uhud savaşlarına katılan Mersed b. Ebû Mersed güçlü kuvvetli olması sebebiyle Mekke"deki Müslüman esirleri Medine"ye taşırdı.6 Mekke"de Anâk diye anılan fahişe bir kadınla ilişkisi olan Mersed bir gün Hz. Peygamber"e, “Yâ Resûlallah, Anâk ile evlenebilir miyim?” diye sormuştu. Allah Resûlü hiçbir şey demeden sustu. Bir müddet sonra, “Zina eden erkek ancak zina eden veya Allah"a ortak koşan bir kadınla evlenir...” 7 âyeti nâzil oldu. Bunun üzerine Resûlullah (sav) Mersed"i çağırıp bu âyeti okuduktan sonra, “Onunla evlenme.” buyurdu.8 Yine bu anlamda, “Kendisine zina cezası uygulanmış bir erkek, ancak kendisi gibi olan bir kadınla (zaniye) evlenebilir.” 9 buyurarak zina eden kadın ve erkeklerin birbirleriyle evlenmeye daha lâyık olduklarını belirtmişti. Dolayısıyla nikâh akdi ile evlenmenin, meşruiyet ile birlikte iffeti de sağladığı, zinanın ise iffetsizlik, çözülme ve fesat anlamına geldiği ifade edilmiş oluyordu.
Peygamber Efendimiz, “Birlikte olacağınız eşler konusunda seçici davranın, denginizle evlenin. (Kızlarınızı da) emsalleriyle evlendirin.” 10 hadisiyle de kefâetin yani denkliğin eşler arasında uyumun ve evliliğin devamının sağlanmasında önemli bir etken olduğuna işaret etmiştir. Denklik, evlenecek kız ve erkeğin hassasiyetine bağlı olarak sosyal statü, çevre, eğitim, malî durum gibi konularla ilgili olabilir. Kefâet, daha huzurlu ve uyumlu aile ortamına zemin oluşturmak amacıyla tavsiye edilen bir husustur. Meselâ, eş adaylarından birisinin iyi imkânlar içinde büyümüş ve iyi bir eğitim almış olmasına rağmen diğerinin imkânsızlıklarla yetişmiş, eğitim alamamış, hayata erken atılmak zorunda kalmış olması farklı açılardan sıkıntılar doğurabilmektedir. Nitekim Peygamber Efendimizin halasının kızı Zeyneb bnt. Cahş ile Zeyd b. Hârise"nin evliliği Kur"ân-ı Kerîm"de