Bir Peygamber olarak Hz. Nebî sadece dostlarını cihad için yüreklendirmiyor bizzat kendisi cihad için yola çıkan orduya komutanlık ediyordu. Onu Bedir"de ordusunun başında ve onların zaferi için dua ederken,42 Uhud"da ümmetini yüreklendirmek üzere yanı başında düşmana ok atan Sa"d b. Ebû Vakkâs"a, “At! Anam babam sana feda olsun!” derken43 görüyoruz. Huneyn gününde, Hevâzin kabilesinin okçularının ok yağdırdığı esnada Nebî (sav) cesaretle ortaya çıkıp, “Ben Peygamber"im, bu yalan değil. Ben Abdulmüttalib oğluyum!” diye hak davasını dost düşman herkese karşı bütün yürekliliği ile haykırıyordu.44
Cihadda göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus, cihadın Allah rızası için yapılması gerektiğidir. Nitekim Ebû Ümâme el-Bâhilî isimli sahâbînin bulunduğu bir mecliste adamın biri Sevgili Peygamberimizin huzuruna gelerek, “Hem sevap hem de şöhret için savaşan bir adam hakkındaki görüşün nedir? Bu adam ne kazanır?” diye sorunca Hz. Peygamber, “Hiçbir şey kazanamaz.” cevabını vermişti. Ancak adam ısrarla sorusunu üç defa tekrarlamış bunun üzerine Hz. Peygamber, “Hiç şüphe yok ki Allah ancak samimi bir şekilde ve kendi rızasını kazanma niyeti ile yapılan ameli kabul eder.” buyurarak karşılık vermişti.45 Yine başka bir sefer Efendimize, “Ey Allah"ın Resûlü, bir adam ganimet için savaşıyor, bir başkası meşhur olmak için savaşıyor, bir diğeri ise gösteriş için savaşıyor. Allah yolunda savaşan kimdir?” diye sorulmuş, Peygamber Efendimiz,“Kelime-i tevhidi en yüce kılmak için savaşan kimse Allah yolundadır.” cevabını vermişti.46
Hz. Peygamber"in başarılı komutanlarından Amr b. Âs"ın oğlu olan Abdullah b. Amr, “Ey Allah"ın Elçisi, bana cihadı ve gazâyı anlat...” diyerek cihadı en iyi şekilde kavrama arzusunu dile getirmişti. Nebî (sav), “Ey Abdullah b. Amr! Eğer sen sabrederek ve sevabını sadece Allah"tan bekleyerek savaşırsan, Allah da seni sabreden ve yaptığı mücadelenin karşılığını sadece Allah"tan bekleyen bir kişi olarak diriltir. Eğer gösteriş ya da övünmek için savaşırsan, Allah seni gösteriş yapan ve övünen bir kişi olarak diriltir. Yâ Abdullah b. Amr! Sen hangi hâl üzere savaşırsan Allah da seni o hâl üzere diriltir.” buyurmuştur.47
Cihad haksız bir saldırı ve yok etme mücadelesi değil, aksine savunma, Müslüman"ın vatanında kimliği ve kişiliği ile var olma ve kendi istiklâl ve bağımsızlığını koruma yanında zulme ve zalime karşı milletinin hukukunu savunma çabasıdır. Hakkı tutup kaldırmak ve yeryüzünde hakkın ve adaletin hâkim olmasını sağlamaya çalışmaktır. Zulme ve zalime karşı hakkı savunmak bazen kalemle bazen kelâmla olur. An gelir mümin