Savaştan geri durmamanın yanında Peygamber Efendimizin ashâbına zaman zaman hatırlattığı bir husus daha vardır ki, o da savaş esnasında cepheden kaçılmaması gerektiğidir. Efendimiz, cepheden kaçmanın da savaşa katılmamak gibi uygun olmayan davranışlar arasında olduğunu belirterek ashâbına, harp esnasındaki tüm sıkıntılara rağmen sabırla mücadele etmelerini öğütlemiş ve cepheden kaçmayı büyük günahlar arasında sayarak bu davranışı sergileyenlerin helâk olacağına işaret etmiştir.9
İslâm"ın yayılmasına ve yaşamasına engel olanlara ve Müslüman yurduna tasallut edenlere karşı yürütülen, insanların, vatanın ve milletin birlik ve bütünlüğüne güvenlik ve huzuruna yönelik tehditleri bertaraf etmeye yönelik Allah rızası gözetilerek yapılan her türlü mücadele cihad olarak adlandırılır. Bu mücadele, istila, baskı, zulüm, sömürü gibi siyasî ve iktisadî dünyalık çıkarlar için yapılmadığından gerek tarihsel ve gerekse modern anlamdaki savaşlardan çok farklıdır. Müslümanlar için her durumda barış ve esenlik esastır. Zorunlu durumlarda savaşılması, ancak sulhu temin etmek ve barışı sağlamak içindir. Bu çaba, dinin gereklerini yerine getirmenin önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına yöneliktir.
Cihadın “fî sebîlillâh” yani Allah rızası için yapılması esastır. Nitekim Nebî (sav) müminleri sadece hak ve adalet için savaşmaları ve hakkı yüceltmek için mücadele etmeleri konusunda sık sık uyarmış, ırkçılık ve soy sop davası için açılan bir bayrak altında toplanarak savaşan veya bu uğurda öfke ile kılıç sallayıp ölen kimsenin câhiliye ehli gibi öleceğini ifade etmiştir.10 Bir savaş sırasında sivillerin evlerine baskın yapıp talan edenlerin olduğu Hz. Peygamber"in kulağına gelmiş, bunun üzerine o bir duyuru yaptırarak ordu içinde talan ve yağma yapanların cihaddan maddî ya da mânevî bir karşılık alamayacaklarını ilân ettirmiştir.11
Hz. Peygamber tarafından Yemen"e vali olarak gönderilen Muâz b. Cebel"in bize aktardığına göre, Hz. Peygamber, dostlarına şöyle seslenmiştir: “Savaş iki türlüdür: Allah"ın rızasını kazanmak isteyen, komutanına itaat eden, değerli malını bu yolda harcayan, arkadaşına kolaylık gösteren ve bozgunculuktan kaçınan kimsenin uykusu da uyanıklığı da tamamıyla sevap olarak yazılır. Gösteriş ve başkalarına duyurmak için savaşan, komutanına isyan eden ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimse ise bundan hiçbir karşılık göremez.” 12
Hz. Peygamber"in mecbur kaldığı savaşlardaki amacı asla düşmanı yok etmek olmamıştır. O, harbi kazanmaya ve her iki tarafın zayiatını olabildiğince azaltmaya azami gayret göstermiştir. Nitekim Bedir esirlerini