lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve Allah"ın rızasına uydular. Allah, büyük lütuf sahibidir.” 1
Ölümle burun buruna gelip yaşamanın değerini anladıktan sonra, henüz savaşın yorgunluğunu üzerlerinden atmamışken, üstelik yaraları da iyileşmemişken, müminleri korkusuzca tekrar aynı tehlikeye atılmaya, belki de bu sefer ölmeye sevk eden şey, kuşkusuz cihad ruhu ve şehâdet arzusuydu. Zira Allah ve O"nun Resûlü amellerin en değerlisinin cihad etmek olduğunu bildirmekteydi.2 Şehitlik ise Allah katında eşsiz bir mertebeydi.3 Yüce Allah kendi yolunda can veren şehitlerin, “ölü” olarak anılmasını istemiyor, bilakis onların Rableri katında diri olduklarını ifade ediyordu.4 İşte bu yüksek mertebeye erişmek, “Allah"ım! Dileğim senin yolunda şehit olmak ve Resûlü"nün memleketinde ölmektir.” diyen Hz. Ömer gibi5 bütün Müslümanların temennisi olmuş, Hz. Peygamber dahi, Allah yolunda tekrar tekrar şehit olmayı arzuladığını dile getirmiştir.6 Ancak şehitlik, Allah yolunda canını vermeye hazır bir mümin için, iki güzellikten biridir.7 Savaşta şehit olmayıp sağ olarak geri dönenler ise gazilikle şereflenir.
“Savaşmak, din uğruna cihad etmek” mânâsındaki “gazâ” kelimesinden türeyen “gazi” kelimesi, savaştan sağ olarak dönen kişilere verilen isimdir. Savaşta başarı kazananlar için unvan olarak da kullanılan bu isim, en genel anlamda Allah yolunda, can mal, namus, vatan gibi kutsal değerler adına savaşan kimseleri ifade eder.8 İslâm dininde, hakkın yücelmesi, adalet ve doğruluğun hâkim olması için hiçbir menfaat gözetmeden canla başla mücadele eden gazilere büyük değer verilmiş, onların mallarıyla ve canlarıyla Allah yolundaki mücadelesi her türlü amelden faziletli sayılmıştır.9 Onlar, bu gayretleriyle, geçerli bir özrü olmadığı hâlde düşmanla mücadele etmekten uzak duran ve bu konuda çaba göstermeyen Müslümanlardan daha üstündürler.10 Zira, “Hiç şüphe yok ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.” 11 Yüce Allah, en sıkıntılı anlarda dahi bu mücadeleden geri durmayanlardan öylesine memnuniyet duyar ki arkadaşları bozguna uğrayınca bile savaşmaya devam eden kişi için meleklerine şöyle seslenir: “Benim katımdakileri (rahmetimi) arzulayıp benim katımdakilerden (azabımdan) çekinerek savaşmaya dönen ve sonunda kanı dökülen şu kuluma bir bakın!” 12 Özellikle, Hamrâü"l-Esed"deki yiğit sahâbîler gibi savaş meydanında yara aldıktan sonra bile cihada çağrıldıklarında yine koşa koşa giden iyilik ve erdem sahibi gaziler için çok büyük mükâfatların olduğunu müjdeler.13