Yine Enes b. Mâlik"in anlattığına göre, dayısı Harâm b. Milhân, Bi"r-i Maûne Savaşı"nda yaralandığı zaman bedeninden akan kanı eliyle yüzüne ve başına sürmüş ve “Kâbe"nin Rabbine yemin ederim ki ben kazandım!” demişti.9 Ashâbına çok düşkün ve onlara karşı oldukça vefakâr olan Allah Resûlü, şehâdete koşan bu şehidin yakınlarına apayrı bir ilgi göstermiştir. Hz. Peygamber kendi eşleri dışında, Medine"de kendisine hizmet eden Enes"in annesi Ümmü Süleym"den başka bir hanımın evine tek başına girmezdi. Zira Ümmü Süleym, Peygamber Efendimizin süt teyzesi oluyordu.10 Allah Resûlü"ne onu ziyaretinin sebebi sorulunca, “Ben ona karşı şefkat besliyorum, çünkü kardeşi (Harâm b. Milhân, Bi"r-i Maûne"de) benim (askerlerim)le birlikte iken öldürüldü.” buyurdu.11
Şehitlerin farklı dereceleri vardır ve bu dereceler, onların niyetleri ve amelleri istikametinde farklılık arz etmektedir. Bu konuda Hz. Peygamber dört çeşit şehitten söz eder. Birincisi, düşmanla karşılaşıp öldürülünceye kadar Allah"a sadık kalan, imanı sağlam mümin kişidir. Bu kişiye kıyamet günü insanlar başlarını kaldırıp bakacaklardır. Peygamber Efendimiz bunu anlatırken başını o kadar yukarı kaldırmıştır ki sarığı düşmüştür.
İkincisi, düşmanla karşı karşıya gelip serseri bir okun isabet etmesiyle şehit düşen kişi olup, canını verirken sanki bir ağacın dikeni batmış gibi hafif bir acı hissedecektir. Bu da imanı sağlam mümin kişidir. Üçüncüsü, hayatta salih ameller ile birlikte kötülük de işleyen, düşmanla karşılaşan ve öldürülünceye kadar Allah"a sadık kalan mümin kişidir. Dördüncüsü, ise kendine yazık eden (günahkâr), buna rağmen düşmanla karşılaşıp Allah"a verdiği sözde durarak şehit oluncaya kadar savaşan mümin kişidir.12
Görüldüğü üzere günahkâr da olsa, iman ve salih niyet ile Allah yolunda savaşan ve bu uğurda canını feda eden kimse için şehitlik, hem geçmişteki hataları affettirmenin hem de Allah nezdinde vaad edilen derecelere erişebilmenin yoludur.13
Uhud Savaşı öncesiydi. Daha çok Usayrım lakabıyla bilinen Amr b. Sâbit b. Ukayş14 henüz iman etmemişti. Yüzündeki demir zırhı ile Peygamber Efendimize gelip, “Ey Allah"ın Resûlü, önce harbe katılıp sonra mı Müslüman olsam?” diye sormuştu. Efendimiz (sav), “Önce Müslüman ol, sonra harp et!” dedi. Bunun üzerine o zât hemen orada Müslüman olup harbe katıldı ve çarpışmada şehit düştü. Bu kişinin şehit olduğu haberini alan Allah Resûlü, “Az amel işledi, fakat fazlasıyla mükâfatlandırıldı.” buyurdu.15 Diğer bir rivayette de Usayrım"ın câhiliye devrinde bir faiz alacağı olduğu için