işaret edilmiştir.26 Bunun neticesinde de sevgi ve muhabbet ile eşlerin kaynaşması, dünya nimetlerinin en güzel meyvesi olan çocukların huzur ve güven içinde yetiştirilip büyütülmesi, insanların dünya meşguliyetlerinden kaçıp sığınacakları sıcak bir yuva ve neticede sağlıklı ve uyumlu bir toplum oluşturulması hedeflenmiştir. İnsanların sadece geçici zevklerini tatmin etmek için birlikte olmaları, samimi yuvaların oluşmasını engelleyeceği gibi gerçek güven ve huzuru da temin etmeyecektir. Birlikte yaşadıkları hâlde “evlenmeyi düşünmüyoruz” söylemiyle nikâhlı evliliğe yanaşmayan anlayışlar, toplumları hatta devletleri ayakta tutan en önemli unsur olan aile kurumunu sarsacak, ailenin sarsılması ise hem bireyleri hem de o toplumu yıkıma sürükleyecektir.
Aynı şekilde aile büyüklerinin ve evlenecek kızın rızası alınmadan kaba kuvvet kullanılarak “kız kaçırma” yoluyla evlenme teşebbüsünde bulunulması da meşru değildir. Karşılıklı rıza ve kabule dayalı olması gereken evliliğin bu şekilde gerçekleştirilmeye çalışılması her şeyden önce kadının ve ailesinin onurunu rencide etmektedir. Güven ve sevgiyi temin etmenin en önemli vesilesi olan evlilik, zor ve şiddete başvurularak gerçekleştirilirse bu, beraberinde mutluluğu değil, mutsuzluğu, kavgaları hatta cinayetleri getirecektir. Medineli Hansâ" bnt. Hizâm adlı dul bir hanım, babasının kendisini rızası dışında evlendirdiği şikâyetinde bulununca Allah Resûlü bu nikâhın meşru olmadığını belirtmiş,27 ancak Hansâ" daha sonra şikâyetinden vazgeçince evlilik devam etmiştir.28 Babanın kızını rızası dışında evlendirmesine razı olmayan Kutlu Nebî"nin, kaba kuvvet ve hile ile bir kızın kaçırılmasına ve nikâhlanmasına rıza göstermesi elbette mümkün değildir. Hz. Peygamber, câhiliye toplumu tarafından uygulanan ve özellikle hanımları hem ruhen hem de bedenen inciten, sosyal ve ekonomik haklar konusunda da mağdur eden evlilik türlerini ortadan kaldırmakla kalmamış, sonraki dönemlerde de iffet, hayâ, karşılıklı rıza, şefkat ve merhamet üzerine bir yuva kurmaya yönelik olmayan bütün evliliklerin meşru olmadığına işaret etmiştir.
İnsan ve toplum selâmetinin en önemli unsuru olan evlilik, sınırsız ve kayıtsız biçimde kişisel arzulara dayandığı zaman birçok olumsuz netice ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı İslâm, şartları belirlenmiş olan nikâh ile evlenmeyi teşvik ederek hem bireysel hem de toplumsal planda bir düzen sağlamayı hedeflemiştir. Zira toplumsal yapıyı sağlam ve sağlıklı bir biçimde ayakta tutmak ancak bireylerin ruh ve beden sağlığını korumakla