Hadislerle İslâm Cilt 4 Sayfa 68

derece sakıncalıdır. Zira nikâh, özü itibariyle iki insanın meşru birlikteliğini topluma duyurarak her türlü sû-i zannın önüne geçmeyi, dolayısıyla ailenin toplumsal bakımdan kabulünü hedefler.

Ailede güven ve sevgiyi kalıcı hâle getirmek, sağlıklı nesiller yetiştirmek ve suistimalleri engellemek ancak bu şekilde mümkündür. Geçici ve zorunlu nedenlere dayalı olarak, belirli bir süre için serbest bırakılan ve sonrasında da kıyamete kadar yasaklanan mut"a nikâhının günümüzde bu şekilde uygulanması, hadislerin sebebi ve bağlamı anlaşılmadan kişisel arzulara alet edilmesi anlamına gelmektedir.

Câhiliye döneminde bir şahıs aynı anda iki kız kardeş ile evlenebiliyordu. Âyet-i kerimede iki kız kardeş ile aynı anda evlenilmeyeceği belirtilmiş,17 Peygamber Efendimiz de kendisine yapılan bu şekildeki bir teklifi reddetmiştir.18 Peygamber Efendimiz muhtemelen âyetteki bu yasağa dayanarak, “Bir kadınla halası, yine bir kadınla teyzesi birlikte nikâhlanamaz.” 19 buyurmuş, tek nikâh altında toplanamayacak olan yakın akrabaları açıklamıştır.

O dönemde bir şahıs, konumuna ve malî gücüne bağlı olarak birçok kadınla evlenebiliyordu. Bunun belirli bir sınırı da yoktu. Kur"an"ın emri ile bu sayının en fazla dört olabileceği belirtildi.20 Peygamber Efendimiz de dörtten fazla eşi olduğu hâlde Müslüman olan Gaylân b. Seleme21 gibi sahâbîlerden âyetin gereğini yapmalarını istedi.22

Abdullah b. Abbâs, bir kadınla önce zina eden sonra da onunla evlenen bir adamın evliliği hakkında, “Başı sifâh (ahlâksızlık), sonu ise nikâh olmuş.” yani başı haram, sonu helâl olmuş demiştir.23 Peygamber Efendimiz, “Ben, sifâhın (zina ve ahlâksızlığın) bulaşmadığı bir nikâh sonucu doğdum.” 24 hadisiyle de meşru bir şekilde evlenen bir anne babanın çocuğu olduğunu ifade buyurmuştur.

Allah Resûlü"nün belirttiği nikâhta meşruiyet, belli bir nizam, intizam, kaide ve kurallar mevcut iken, sifâhta ise başıboşluk, düzensizlik ve keyfîlik söz konusudur. İslâm, insan fıtratında bulunan evlenme isteğinin meşru şekilde karşılandığı bir “nikâh toplumu” oluşturmuş ve sefahatin her türlüsünden uzak kalınması gerektiğini belirtmiştir. Hz. Âişe"nin rivayet ettiği bir hadiste de belirtildiği gibi, Allah Resûlü sifâha dayanan bütün câhiliye nikâhlarını reddetmiş, iffet ve hayâ temelinde hayatlarını nikâh ile birleştirmiş eşlerden oluşan bir toplum hedeflemiştir.

Kur"ân-ı Kerîm"de evliliğin “mîsâk-ı galîz” (ağır bir sözleşme)25 olduğu belirtilmiş, eşlerin birbirini bir elbise gibi bürüyüp koruması gerektiğine

    

Dipnotlar

17 Nisâ, 4/23.

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ اُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْاَخِ وَبَنَاتُ الْاُخْتِ وَاُمَّهَاتُكُمُ الّٰت۪ٓي اَرْضَعْنَكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ وَاُمَّهَاتُ نِسَٓائِكُمْ وَرَبَٓائِبُكُمُ الّٰت۪ي ف۪ي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَٓائِكُمُ الّٰت۪ي دَخَلْتُمْ بِهِنَّۘ فَاِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْۘ وَحَلَٓائِلُ اَبْنَٓائِكُمُ الَّذ۪ينَ مِنْ اَصْلَابِكُمْۙ وَاَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْاُخْتَيْنِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًاۙ ﴿23﴾

18 B5107 Buhârî, Nikâh, 27.

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ عُقَيْلٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ أَخْبَرَهُ أَنَّ زَيْنَبَ ابْنَةَ أَبِى سَلَمَةَ أَخْبَرَتْهُ أَنَّ أُمَّ حَبِيبَةَ قَالَتْ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ انْكِحْ أُخْتِى بِنْتَ أَبِى سُفْيَانَ . قَالَ « وَتُحِبِّينَ » . قُلْتُ نَعَمْ ، لَسْتُ بِمُخْلِيَةٍ ، وَأَحَبُّ مَنْ شَارَكَنِى فِى خَيْرٍ أُخْتِى . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ ذَلِكَ لاَ يَحِلُّ لِى » . قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَوَاللَّهِ إِنَّا لَنَتَحَدَّثُ أَنَّكَ تُرِيدُ أَنْ تَنْكِحَ دُرَّةَ بِنْتَ أَبِى سَلَمَةَ . قَالَ « بِنْتَ أُمِّ سَلَمَةَ » . فَقُلْتُ نَعَمْ . قَالَ « فَوَاللَّهِ لَوْ لَمْ تَكُنْ فِى حَجْرِى مَا حَلَّتْ لِى إِنَّهَا لاَبْنَةُ أَخِى مِنَ الرَّضَاعَةِ ، أَرْضَعَتْنِى وَأَبَا سَلَمَةَ ثُوَيْبَةُ فَلاَ تَعْرِضْنَ عَلَىَّ بَنَاتِكُنَّ وَلاَ أَخَوَاتِكُنَّ » .

19 B5109 Buhârî, Nikâh, 28.

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ رضى الله عنه أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يُجْمَعُ بَيْنَ الْمَرْأَةِ وَعَمَّتِهَا ، وَلاَ بَيْنَ الْمَرْأَةِ وَخَالَتِهَا » .

20 Nisâ, 4/3.

وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُقْسِطُوا فِي الْيَتَامٰى فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَلَّا تَعُولُواۜ ﴿3﴾

21 İM1953 İbn Mâce, Nikâh, 40.

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَكِيمٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ أَسْلَمَ غَيْلاَنُ بْنُ سَلَمَةَ وَتَحْتَهُ عَشْرُ نِسْوَةٍ فَقَالَ لَهُ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « خُذْ مِنْهُنَّ أَرْبَعًا » .

22 D2241 Ebû Dâvûd, Talâk, 24-25.

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ ح وَحَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ حُمَيْضَةَ بْنِ الشَّمَرْدَلِ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ قَيْسٍ - قَالَ مُسَدَّدٌ ابْنِ عُمَيْرَةَ . وَقَالَ وَهْبٌ الأَسَدِىِّ - قَالَ أَسْلَمْتُ وَعِنْدِى ثَمَانُ نِسْوَةٍ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « اخْتَرْ مِنْهُنَّ أَرْبَعًا » . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَحَدَّثَنَا بِهِ أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ بِهَذَا الْحَدِيثِ فَقَالَ قَيْسُ بْنُ الْحَارِثِ مَكَانَ الْحَارِثِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ هَذَا الصَّوَابُ . يَعْنِى قَيْسَ بْنَ الْحَارِثِ .

23 BS14191 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 242.

أَخْبَرَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ الْحَافِظُ حَدَّثَنَا أَبُو الْعَبَّاسِ هُوَ الأَصَمُّ حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ عَفَّانَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِىَ اللَّهُ عَنْهُ فِى الرَّجُلِ يَفْجُرُ بِالْمَرْأَةِ ثُمَّ يَتَزَوَّجُهَا بَعْدُ. قَالَ : كَانَ أَوَّلُهُ سِفَاحٌ وَآخِرَهُ نِكَاحٌ وَأَوَّلَهُ حَرَامٌ وَآخِرَهُ حَلاَلٌ.

24 BS14413 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 294.

أَخْبَرَنَا الشَّرِيفُ أَبُو الْفَتْحِ الْعُمَرِىُّ أَخْبَرَنَا أَبُو الْحَسَنِ بْنُ فِرَاسٍ أَخْبَرَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمَخْزُومِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ أَبِيهِ فِى قَوْلِهِ تَعَالَى ( لَقْدَ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ) قَالَ : لَمْ يُصِبْهُ شَىْءٌ مِنْ وِلاَدَةِ الْجَاهِلِيَّةِ قَالَ وَقَالَ النَّبِىُّ -صلى الله عليه وسلم- :« خَرَجْتُ مِنْ نِكَاحٍ غَيْرِ سِفَاحٍ ».

25 Nisâ, 4/21.

وَكَيْفَ تَأْخُذُونَهُ وَقَدْ اَفْضٰى بَعْضُكُمْ اِلٰى بَعْضٍ وَاَخَذْنَ مِنْكُمْ م۪يثَاقًا غَل۪يظًا ﴿21﴾