Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 134

Bunun gereği olarak ilâhî mesajın temel hedefi, Allah"ın "bir"liğine davet ve insanları O"na ortak koşmaktan alıkoymak olmuştu. Lokman (as) oğluna öğüt verirken, “Yavrum! Allah"a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” 6 demişti. Müşriklerin Hz. Peygamber"e, “Rabbini bizlere tanıt!” demeleri üzerine İhlâs sûresi nâzil olmuştu: “De ki; O Allah tektir, Allah Samed"dir (O hiçbir şeye muhtaç değildir ama bütün varlıklar O"na muhtaçtır). Doğurmamış ve (birinden de) doğmamıştır. Hiçbir şey O"na denk (ve benzer) değildir.” 7

“Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.” 8 âyetinde de insanların birbirine muhtaç yaratıldıkları ve bu şekilde hayatlarını sürdürüp kazanç elde edebilecekleri bildirildikten sonra asıl kazancın Allah"ın rahmetini elde etmek olduğu bildirilmiştir. Böylelikle yaratılanların tümünün hayatlarına devam edebilmeleri için bir şekilde ortaklığa muhtaç oldukları bildirilmiştir. Bütün yaratıkların ortaklık olmadan varlıklarını sürdürememeleri de bir anlamda, Yüce Allah"ın kudretinin, "bir"liğinin anlaşılması için bir vesile olmuştur.

İnsanlar ilk dönemlerden itibaren hayatlarını sürdürebilmek için kaçınılmaz bir şekilde birbirleriyle yardımlaşarak ya da ortaklaşarak yaşamışlardır. Toplumun en küçük birimi olan ailede her bireyin kendi imkân ve yaratılışına uygun bir görevi olduğu gibi toplum genelinde de aynı durum söz konusudur. Dolayısıyla çiftçilik, zanaat, ticaret gibi insanların ihtiyaç duydukları her konuda dolaylı ve dolaysız ortaklık olduğu söylenebilir. Bu anlamda hayatın bir ortaklıktan ve ortaklaşa iş yapmaktan ibaret olduğu ve kişilerin farkında olarak veya olmayarak diğer insanlara bir şekilde hizmet ettiği söylenebilir.

Bu bağlamda insanların iş-emek ortaklığı kurmaları ile ilgili Kur"ân-ı Kerîm"de anlatılan Dâvûd (as) kıssasında bazı bilgi ve tavsiyelerin yer aldığı görülmektedir.9 Miras paylaşımını anlatan âyetlerde, “...Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar.” buyrulurken de mal ortaklığının meşru olduğuna işaret edilmiştir.10

Ancak ortaklık denilince daha çok kişilerin emek ve sermayelerini birleştirip ortaklaşa iş yapmaları akla gelmektedir. Hz. Peygamber"in risâletle görevlendirildiği dönemde, insanlar çeşitli ticaret ortaklıkları kuruyorlardı.

    

Dipnotlar

6 Lokmân, 31/13.

وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ ﴿13﴾

7 T3364 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 112

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ حَدَّثَنَا أَبُو سَعْدٍ هُوَ الصَّغَانِىُّ عَنْ أَبِى جَعْفَرٍ الرَّازِىِّ عَنِ الرَّبِيعِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ أَبِى الْعَالِيَةِ عَنْ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ أَنَّ الْمُشْرِكِينَ قَالُوا لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم انْسُبْ لَنَا رَبَّكَ . فَأَنْزَلَ اللَّهُ ( قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ * اللَّهُ الصَّمَدُ ) فَالصَّمَدُ الَّذِى لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ لأَنَّهُ لَيْسَ شَىْءٌ يُولَدُ إِلاَّ سَيَمُوتُ وَلَيْسَ شَىْءٌ يَمُوتُ إِلاَّ سَيُورَثُ وَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لاَ يَمُوتُ وَلاَ يُورَثُ ( وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ ) قَالَ « لَمْ يَكُنْ لَهُ شَبِيهٌ وَلاَ عِدْلٌ وَلَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ » . HM21538 İbn Hanbel, V, 133. حَدَّثَنَا أَبُو سَعْدٍ مُحَمَّدُ بْنُ مُيَسَّرٍ الصَّاغَانِيُّ حَدَّثَنَا أَبُو جَعْفَرٍ الرَّازِيُّ عَنْ الرَّبِيعِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ عَنْ أُبَيِّ بْنِ كَعْبٍ أَنَّ الْمُشْرِكِينَ قَالُوا لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا مُحَمَّدُ انْسُبْ لَنَا رَبَّكَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى { قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ اللَّهُ الصَّمَدُ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ }

8 Zuhruf, 43/32.

اَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَۜ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَع۪يشَتَهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّاۜ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ ﴿32﴾

9 Sâd, 38/21-24.

وَهَلْ اَتٰيكَ نَبَؤُ۬ا الْخَصْمِۢ اِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَۙ ﴿21﴾ اِذْ دَخَلُوا عَلٰى دَاوُ۫دَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ قَالُوا لَا تَخَفْۚ خَصْمَانِ بَغٰى بَعْضُنَا عَلٰى بَعْضٍ فَاحْكُمْ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَٓا اِلٰى سَوَٓاءِ الصِّرَاطِ ﴿22﴾ اِنَّ هٰذَٓا اَخ۪ي لَهُ تِسْعٌ وَتِسْعُونَ نَعْجَةً وَلِيَ نَعْجَةٌ وَاحِدَةٌ فَقَالَ اَكْفِلْن۪يهَا وَعَزَّن۪ي فِي الْخِطَابِ ﴿23﴾ قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ اِلٰى نِعَاجِه۪ۜ وَاِنَّ كَث۪يرًا مِنَ الْخُلَطَٓاءِ لَيَبْغ۪ي بَعْضُهُمْ عَلٰى بَعْضٍ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَل۪يلٌ مَا هُمْۜ وَظَنَّ دَاوُ۫دُ اَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَاَنَابَ ﴿24﴾

10 Nisâ, 4/12.

وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ اَزْوَاجُكُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُنَّ وَلَدٌۚ فَاِنْ كَانَ لَهُنَّ وَلَدٌ فَلَكُمُ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْنَ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوص۪ينَ بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۜ وَلَهُنَّ الرُّبُعُ مِمَّا تَرَكْتُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَكُمْ وَلَدٌۚ فَاِنْ كَانَ لَكُمْ وَلَدٌ فَلَهُنَّ الثُّمُنُ مِمَّا تَرَكْتُمْ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ تُوصُونَ بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۜ وَاِنْ كَانَ رَجُلٌ يُورَثُ كَلَالَةً اَوِ امْرَاَةٌ وَلَهُٓ اَخٌ اَوْ اُخْتٌ فَلِكُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا السُّدُسُۚ فَاِنْ كَانُٓوا اَكْثَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَهُمْ شُرَكَٓاءُ فِي الثُّلُثِ مِنْ بَعْدِ وَصِيَّةٍ يُوصٰى بِهَٓا اَوْ دَيْنٍۙ غَيْرَ مُضَٓارٍّۚ وَصِيَّةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَل۪يمٌۜ ﴿12﴾