Vekâlet uygulamalarında amaç herhangi bir kimseye meşru bir şekilde yardım etmek olduğundan dinen yasaklanan fiiller ve kazançlar için vekil tutulamaz. Yine bir kişinin hak ettiği ceza, onun yerine bir başkasına yüklenemez. Nitekim Kur"ân-ı Kerîm"de, “Hiç kimse bir başkasının suçundan sorumlu değildir.” 31 buyrulurken Hz. Peygamber de, “Bilin ki! Cana kıyan kişi ancak kendi işlediği cinayetten sorumludur. Hiçbir baba oğlunun cinayetinden sorumlu tutulamaz, hiçbir oğul da babasının cinayetinden sorumlu tutulamaz.” buyurmaktadır.32
Ayrıca, vekilin maddî veya mânevî bir tasarrufta bulunması ya da kendisine çıkar sağlaması doğru değildir. Vekilin müvekkilin vekâlet verdiği konularla sınırlı kalması ve onun belirlediği şartlara göre adaletle davranması gerekir. Bu nedenle vekilin güvenilir bir kişi olması çok önemlidir. Bu bağlamda Hz. Hatice"nin, kendi mallarıyla ticaret yapmak üzere, üstün ahlâkıyla tanınan Hz. Muhammed"i görevlendirmesi ve saygın kişiliğinin yanı sıra bu görevdeki güvenilirliği dolayısıyla onun eşi olmak istemesi oldukça manidardır.33
Vekil, insanların işlerinde onlara yardımcı olan, onların hayatlarını kolaylaştıran kimsedir. Kullarının zorluk çekmesini istemeyen Yüce Allah, kendisine yapılan ibadetler hususunda da kullarına kolaylıklar göstermiştir. Bu doğrultuda birtakım şartlar dâhilinde yapılması gereken bazı ibadetler için bir başkasının vekil kılınmasına müsaade edilmiştir. Cüheyne kabilesinden bir kadın Allah Resûlü"ne gelerek, “Annem haccetmeyi adamıştı, fakat haccedemeden vefat etti. Ben onun yerine haccedebilir miyim?” diye sordu. Hz. Peygamber de ona, “Evet, annenin yerine haccet.” dedikten sonra kadının tereddüdünü gidermek için ona şu soruyu yöneltti: “Eğer annenin bir borcu olsaydı bu borcu öderdin değil mi? O hâlde, Allah"a karşı olan borcu ödeyin! Şüphe yok ki Allah hakkı ödenmeye en lâyık olandır!” 34
Hz. Peygamber (sav), İslâm"ı tebliğe başladığı ilk günden itibaren, insanların üstesinden gelemeyecekleri durumlara karşı katı, değişmez ve onları mağdur edecek sonuçlar doğuran kurallar getirmemiştir. Aksine, yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere, mutlaka insanları rahatlatacak, sıkıntıdan kurtaracak bir çözüm yolu göstermiştir. Aynı şekilde haccetmeyi adayıp bunu yerine getiremeden vefat eden bir kadının erkek kardeşine onun yerine,35 babası iyice yaşlanmış, yolculuğa dayanamayacak kadar zayıf düşmüş olan bir kadının da babasının yerine haccetmesine müsaade etmiştir.36 Böylece Allah Resûlü, insanların kendilerinin yerine getirme