Allah Resûlü, Allah"ın vaadinin gerçekleşeceğini müşriklere göstermesi için Hz. Ebû Bekir"in onlarla bahse girmesini teşvik etse de bahisle kazanılan malın kullanılmasını uygun bulmamıştır. Çünkü bahis, alın terine ve helâl kazanca dayanmayan bir kolay kazanç kapısıdır. Bu noktada dinimiz helâl kazanca büyük önem vermiş, Allah Teâlâ, “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hâli müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin.” buyurmuştur.7 Allah Resûlü de birçok sözünde helâl rızkın, alın terinin önemine vurgu yapmış, “Hiç kimse elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir rızık asla yememiştir. Allah"ın peygamberi Dâvûd (as) da kendi elinin emeğini yerdi.” 8 buyurmuştur. Sevgili Peygamberimiz, kendisine, “En faziletli kazanç hangisidir?” diye sorulduğunda, “İyi bir alış veriş ve kişinin el emeğiyle kazandığıdır.” diyerek cevap vermiş,9 el emeğinin değerini ortaya koyması bakımından, “Sizden birinizin urganını alıp (dağa gitmesi), sırtında odun getirip satması ve böylece Allah"ın onun itibarını koruması, bir şey verip vermeyeceği belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır.” 10 buyurmuştur.
Allah Resûlü, diğer taraftan insanların helâl rızık konusunda duyarsızlaşacağı bir zamanın geleceğine dikkat çekmiş,11 böylesi bir zamanı ümmeti için endişelenerek haber vermiştir. Çünkü İslâm, haram sayılan her şeyi yemeyi, içmeyi, haksız/haram kazancı ve haram kazanca götüren tüm yolları yasaklamıştır. Bu çerçevede Kur"an"da, “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal (şans) okları şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” 12 buyrulmuştur. Aynı şekilde Allah Resûlü de şarabı, kumarı, tavlayı ve darıdan yapılmış içkiyi yasaklamıştır.13
Kur"an"da ve sünnette kumarı ifade etmek için kullanılan temel terim “meysir”dir. Haksız kazanç yollarının en meşhurlarından olan, Kur"an ve sünnette yasaklandığı bildirilen meysir, İslâmiyet öncesi Arap toplumunda da hem eğlence hem de kazanç aracı olarak yaygın bir oyundu. Meysir, veresiye alınan bir devenin parçalanarak kura sonucu on kişiden sadece yedisine bölüştürülmesi, geri kalan üç kişinin ise deveden pay alamadıkları hâlde masrafı karşılamaları şeklinde oynanan bir şans oyunudur.14 Câhiliye döneminde son derece yaygın bir kumar çeşidi olan meysirin adı, kolaylık anlamındaki “yüsr” kökünden türemiştir. Çünkü kumar oyununda kolaylıkla çok büyük miktarda mal kazanmak veya çok büyük miktardaki serveti bir anda kaybetmek mümkündür. Tıpkı bugün olduğu gibi câhiliye döneminde de sadece eğlenmek amacıyla kumar oynayarak