Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 240

hatta ailelerini heba edecek kadar ileri gitmektedirler. Hâlbuki bu dünyada her şeyle karşılaşabileceğinin bilincinde olan mümin, bu ve benzeri sıkıntılara karşı sabırlı olmalı, inancını yitirmeyip hayata daha sıkı sarılmalı ve borçlarını ödemeye çalışmalıdır. Bu durumu bir imtihan olarak görmeli ve gayret gösterdiği takdirde Allah"ın kendisine yardım edeceğine dair ümidini asla yitirmemelidir. Zira Yüce Allah Kur"ân-ı Kerîm"de mal ve evlâdın aslında birer imtihan olduğunu17 bildirmekte ve sabırlı olmayı tavsiye etmektedir: “And olsun ki sizi biraz korku ve açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!” 18

Müslüman"a yakışan, sıkıntılı zamanlarında sabır gösterip Allah"tan ümidini kesmeyen Hz. Peygamber"i örnek alarak ve onun tavsiyelerine uyarak sabırla teselli bulmaktır. Allah Resûlü, nimetlere şükredildiği gibi sıkıntılara sabretmenin de mümin için bir hayır vesilesi olduğunu şu çarpıcı ifadelerle dile getirmiştir: “Müminin durumu ne hoştur! Onun her işi hayırlıdır, onun bu hâli başka hiç kimsede yoktur. O, bir nimete nail olduğunda şükrederse, bu onun için hayır olur. Darlık ve sıkıntıya düştüğünde sabrederse, bu da onu için hayır olur.” 19 Ayrıca mümin, elinde olanla yetinmeyi bilmeli, kendisini iflas gibi felâketlere sürükleyen mal hırsından uzak durmalıdır.

İflas gibi zor bir duruma düşen kişi için Müslüman toplum elinden geleni yapmalı, Hz. Peygamber"in ifadesiyle, “bir binanın birbirine destek olan tuğlaları gibi”20 dayanışma içerisinde olarak müflise maddî ve mânevî anlamda yardımcı olmalıdır.

Resûlullah, iflasın bir de ahlâkî boyutuna dikkatleri çekmiştir ki, bu yönü bizim için en az hukukî yönü kadar önem taşımaktadır. Çünkü her insan malını kaybedip maddî bir iflasın eşiğine gelmeyebilir. Oysa mânevî bir iflas ile dünyada biriktirdiği hayırları kaybetme tehlikesi herkes için geçerlidir. Bu kötü ihtimali ümmetine hatırlatmak isteyen Allah Resûlü, bir gün ashâbına, “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sormuştu. Elbette ki bu sorunun cevabı onlar için kolaydı. “Bize göre müflis parası ve malı olmayan kimsedir.” demişlerdi. Hâlbuki Hz. Peygamber bu soruyu, onların dikkatini farklı bir yöne çekmek için yöneltmişti. Zihinlerindeki müflis algısını değiştirecek ve bu kelimeye yepyeni bir anlam yükleyecekti. İflasın sadece bu hayatta değil öbür dünyada da başlarına gelebileceğini düşünmelerini sağlayacaktı. Ve sözlerine şöyle devam etti: “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir.

    

Dipnotlar

17 Teğâbün, 64/15.

اِنَّمَٓا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌۜ وَاللّٰهُ عِنْدَهُٓ اَجْرٌ عَظ۪يمٌ ﴿15﴾

18 Bakara, 2/155.

وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ ﴿154﴾ وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِۜ وَبَشِّرِ الصَّابِر۪ينَۙ ﴿155﴾

19 M7500 Müslim, Zühd, 64.

حَدَّثَنَا هَدَّابُ بْنُ خَالِدٍ الأَزْدِىُّ وَشَيْبَانُ بْنُ فَرُّوخَ جَمِيعًا عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ الْمُغِيرَةِ - وَاللَّفْظُ لِشَيْبَانَ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ حَدَّثَنَا ثَابِتٌ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ صُهَيْبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « عَجَبًا لأَمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْسَ ذَاكَ لأَحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أَصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ » .

20 B2446 Buhârî, Mezâlim, 5.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ بُرَيْدٍ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « الْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا » . وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ .