kazanç” gibi kavramlar ve bunlara dayalı temel ilkeler, buluntu karşısındaki tavrın ne kadar İslâmî ve de insanî bir sorumluluk olduğunu ortaya koymaya yetmektedir.
Günümüzde çeşitli kurumlardaki “kayıp eşya büroları” yitiğin sahibine ulaştırılması vazifesini icra etmektedir. Ancak bu büroların işlevini sürdürebilmesi için, insanımızın kayıp konusunda bilinçli ve duyarlı olması gerekmektedir. Bu duyarlılık ise küçük yaştan itibaren hem ailenin, hem de okulun vereceği eğitim ve öğretime bağlıdır.
Netice itibariyle kayıp eşya ve mal konusunda duyarsız kimse, aslında kendisini, kişiliğini kaybetmiş demektir. Bu konuda nebevî öğretiye göre hareket edenler ise sahip oldukları ulvî değerleri hâlâ yitirmediklerini, benliklerini, kimliklerini koruduklarını göstermektedirler.