Peygamberimiz risâlet görevinden sonra da şahsî ihtiyaçları için bizzat alışveriş yapmaya devam etmiştir.3 Mekkeli müşriklerin Allah Elçisi"nin kendilerinden biri gibi alışveriş yapmasını garipsemelerine karşılık4 Yüce Allah, insanlar arasından görevlendirdiği elçisinin onlar gibi ticaret yapması ve çarşı pazarda dolaşmasının gayet insanî bir durum olduğunu belirtmiştir.5
“Ey insanlar, mallarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin. Ancak kendi rızanızlayaptığınız ticaret bunun dışındadır.” 6 buyruğuyla Yüce Allah, insanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için mecbur oldukları mal değişimini zorbalık ve bozgunculuk yoluyla değil, ancak ideal olan ticaret yoluyla gerçekleştirebileceklerini belirtmiştir. Bu nedenledir ki Allah Resûlü ashâbını da üretmeye, çalışmaya teşvik etmiştir.7 Çünkü bu şekilde onlar gelir elde edecek, ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla çarşı pazara çıkacak ve kimseye yük olmayacaklardı.
Sahâbe de bu anlayışla ticaret yapmaya devam etmiştir. Öyle ki Mekke"den Medine"ye hicret eden tüccar sahâbîlerden Abdurrahman b. Avf kendisine yapılan yardım tekliflerini kabul etmemiş ve “Bana, çarşının yolunu gösterin.” demek suretiyle daha hicretin ilk günlerinde ticaret yapmaya koyulmuştu.8 Talha b. Ubeydullah da Medine"de ticarî faaliyetlerine devam etmiş ve çok geçmeden bu amaçla Şam taraflarına kadar gitmişti.9
İbn Abbâs"ın anlattığı şu olay Peygamberimiz döneminde ticaret hayatına verilen önemi anlatması bakımından dikkat çekicidir: “Ukâz, Mecenne ve Zü"l-Mecâz, câhiliye devrinde kurulan meşhur panayırlardı. İslâm dönemi gelince bazı insanlar (hac dönemi olduğu için) bu panayırlarda ticaret yapmayı günah saydılar. Bunun üzerine Allah, “Hac mevsimlerinde ticaretle Rabbinizden rızk istemenizde bir günah yoktur...” 10 âyetini indirdi.”11 Böylece Yüce Allah, çeşitli ibadetleri yerine getirdikleri hac mevsimlerinde de insanların ticaret yapabileceklerini ve rızıklarını temin edebileceklerini belirtti.
Efendimizin eşlerinden Ümmü Seleme anlatıyor: “Peygamber Efendimizin vefatından bir yıl önce Hz. Ebû Bekir, Bedir Savaşı"na katılan sahâbîlerden Nuaymân ve Suveybit b. Harmele ile birlikte Busra"ya gitti. (Busra o dönemin en önemli ticaret merkezlerinden biri olup Suriye"nin Ürdün sınırına 10 km. mesafedeki antik bir şehirdi.) Bu, onların ticaret kazancından çok hoşlanmalarından ve ticareti sevmelerinden ileri geliyordu. Ayrıca Allah Resûlü, Ebû Bekir"i sevmesine ve onun üzerine titremesine rağmen onun ticaret yolculuğuna çıkmasına mâni olmamıştı. Ebû Bekir de Allah Resûlü"nün yanında bulunmaktan çok hoşlanıyordu ama