Daha sonra inen bir âyette ise boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek veya boynuzlanarak can vermiş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanların haram kılındığı bildirilmiştir.6
Resûl-i Ekrem"in en önemli görevlerinden biri de Allah"tan kendisine gelen vahiyleri tebliğ ettikten sonra onları Müslümanlara beyan etmektir. Hz. Peygamber, beyan görevi gereği Kur"an"da zikredilmeyen bazı şeylerin hükmünü açıklayarak onları ilgili Kur"an hükümlerinin kapsamına dâhil ederdi. Bununla, Kur"an"ın bildirdiği tayyibât-habâis, helâl-haram, ma"rûf-münker gibi genel hükümlerin altına girebilecek yeni hükümler beyan etmesini kastediyoruz. Kur"an, indiği dönemde yaygın olan bazı kötülükleri, pis olan şeyleri ve haramları tek tek zikrederken,7 bazı âyetlerde ise sadece genel olarak güzel şeylerin helâl kılındığını, gizli-açık her türlü ahlâksızlığın haram kılındığını ifade buyurmuştur.8
Kur"an"ın belirlediği az sayıdaki haramlar dışında, Hz. Peygamber"in nelerin bu kategoriye gireceğini, nelerin de helâl ve temiz addedilebileceğini beyan etme görevi şu âyete dayanmaktadır: “Onlar, yanlarındaki Tevrat"ta ve İncil"de yazılı buldukları Resûl"e, o ümmî Peygamber"e uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur"an"a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” 9
Hz. Peygamber, yiyecekler konusunda hüküm verirken, helâl olan “tayyibât” ile haram olan “habâis” arasında kalan ve ikisinden birine dâhil edilmesi mümkün olan yiyeceklerin durumunu açıklığa kavuşturmuştu. Söz gelimi, azı dişi olan yırtıcı hayvanlar ile avını pençesiyle parçalayan kuşların10 ve ehlî eşeklerin yenilmesini “habâis” kategorisinde gördüğü için yasaklamıştı.11 Hz. Peygamber temiz hayvanlardan sayılan, binek ve süs hayvanı olarak yaratılan12 atın etinden faydalanmayı ise savaş ve taşımacılık gibi ihtiyaç durumları hâriç serbest bırakmıştı.13
Enes b. Mâlik anlatıyor: “Bir gün ashâb ile yürüyorduk. Merrü"z-zahrân denilen yerde önümüzden bir tavşan ürküp kaçmaya başladı. Arkadaşlar onu yakalamak için koşuşturdular. Onlar yorulunca vazgeçtilerse de ben vazgeçmedim. Sonunda onu yakaladım ve onu Ebû Talha"ya götürdüm. O da hayvanı kesti ve bir buduyla iki uyluğunu Resûlullah"a (sav) gönderdi. Ben bunları Peygamber Efendimize getirdim. O da kabul etti.”14