paylaştırılması gerektiğini ashâbına bildirdi: “Miras malını hisse sahipleri arasında Allah"ın Kitabı"na göre taksim edin...” 8
Geçmiş medeniyetlerdeki uygulamaların aksine İslâm"da erkekler gibi kadınlar da mirastan hisse alabilmekteydi.“Ana, baba ve akrabaların (miras olarak) bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır. Ana, baba ve akrabaların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Allah, bırakılanın azından da çoğundan da bunları farz kılınmış birer hisse olarak belirlemiştir.” 9 âyeti konunun ana hatlarını belirliyordu. İslâm"a göre ölen insandan geriye kalan mal, belli bir sınıf ve zümre ile sınırlandırılmayıp belirli ölçüler dâhilinde akrabalar arasında dağıtılmaktaydı. Gücü, sağlığı yerinde olanlar pay aldığı gibi, zayıf ve düşkünler de pay alabilmekteydi. Bireyin sağ olarak doğmuş olması mirastan pay alması için yeterliydi.10
Medine"ye hicretin ardından ensar ile muhacirler arasında Hz. Peygamber tarafından tesis edilen kardeşlik, başlangıçta bir miras sebebi kabul ediliyordu.11 Ancak daha sonra,“Allah"ın Kitabı"na göre, yakın akrabalar, birbirlerine (vâris olmaya) daha lâyıktırlar.” 12 âyetiyleakrabalık bağı bulunanların mirasçılık hususunda diğer mümin ve muhacirlerden önce geldiği beyan edilerek bu uygulama kaldırılmıştı.
Miras paylaşımının birinci sebebi kan bağıyla, ikincisi ise evlilikle oluşan akrabalıktır. Bununla birlikte,“Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen) akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler verin ve onlara güzel sözler söyleyin.” 13 âyetiyle mirastan pay almayanlara karşı da ahlâkî ve insanî bir yardımlaşma tavsiye edilmiştir.
Kur"an"da, kan bağı ile oluşan akrabalığın mirasta öncelikli olduğu vurgulanmış,14 mirasçılar ve onların payları hakkında ayrıntılı açıklama ilgili âyetlerde belirtilmiştir.15 Yakınlık durumuna göre kimi akrabalar öne çıkarken, kimi akrabalar da geri planda kalmakta, hatta kimi akrabalar başkalarını miras dışı bırakmaktadır. Akrabalık ilişkisi ne kadar yakınsa mirastaki pay da o kadar fazladır. Bu noktada, vefatıyla geride miras bırakana (mûris) yakınlık ve uzaklık faktörü ölçü alınır. Böylece mal, özel anlamda aile içinde dağıtılarak aile bireylerinin mal varlıkları, genel anlamda da ailenin iktisadî bütünlüğü korunmuş olur. İnsan fıtratı da zaten uzun yıllar sonunda elde ettiği birikimin kendisinden sonra çocuklarına ve yakın akrabalarına tevarüs etmesini ister.
“Allah size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe, kadının payının iki katı kadarını emreder.” 16 âyetinde, kardeşler arasındaki miras paylaşımında