Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 292

“Karı ve kocadan birisi eşini kasten öldürdüğü zaman, diyetinden ve malından hiçbir şeye vâris olamaz. Eğer bunlardan birisi diğerini yanlışlıkla öldürürse onun malına vâris olur, fakat diyetinden miras alamaz.” 20 buyurarak hata sonucu öldürmeleri bunun dışında tutmuştur.

Miras engellerinden ikincisi ise din farkıdır. Resûlullah (sav) bu konuda, “Müslüman, kâfire mirasçı olamaz ve kâfir de Müslüman"a vâris olamaz.” buyurmuştur.21 Üsâme b. Zeyd, Hz. Peygamber"e Veda Haccı sırasında,22 “Ey Allah"ın Resûlü! Yarın Mekke"deki evinde mi konaklayacaksın?” diye sormuş, o da, “(Amcam Ebû Tâlib"in oğlu) Akîl bize Mekke"de bir yer mi bıraktı?” cevabını vermişti. Akîl ve kardeşi Tâlib, babaları Ebû Tâlib"e vâris olmuşlardı. Ebû Tâlib"in diğer oğulları Ca"fer ve Ali ise hiçbir şeye mirasçı olmamışlardı. Çünkü Ebû Tâlib öldüğünde bunlar Müslüman, Akîl ile Tâlib ise kâfir idiler.23 Hz. Peygamber"in din farkını mirasta engel görmesi, Müslüman olmak isteyenlerin aile, çevre, mal mülk gibi bağları zihinlerinden tamamen atıp sadece İslâm"a yönelmelerini temin etmek için idi. Nitekim hicret ve Medine"deki ensar muhacir kardeşliği bunun en bariz göstergelerindendir.

Hz. Peygamber"in yukarıda anılan söz ve uygulamalarına rağmen, kimi sahâbîler, yeni ortaya çıkan bazı şartları dikkate alarak bu konuda farklı icraatlar sergilemişlerdir. Örneğin Muâz b. Cebel, “İslâm artar, eksilmez.” rivayetine dayanarak, Müslüman"ı Yahudi kardeşine vâris kılmış,24 halifeliği döneminde de Muâviye, Müslüman"ı kâfire mirasçı yapmış, kâfiri ise Müslüman"a mirasçı yapmamıştı.25 Muâviye"yi bu görüşe sevk eden, Müslüman olmak istedikleri hâlde müşrik babalarının mirasını alamayacakları için Müslüman olmayan Arap kabilelerinden bazı kimseleri kazanmak istemesiydi. Yine Müslüman oldukları için zengin babalarından miras alamayanların İslâm"dan çıkmaya yeltenmeleri de bu konudaki değişikliğin önemli bir sebebiydi. Öyle anlaşılmaktadır ki Hz. Peygamber zamanında insanların malî yönden hiçbir endişe duymadan İslâm"ı seçmelerini sağlamak için ortaya konan bu hüküm, daha sonraki zamanlarda İslâm"a girmek isteyen bazı kimselerde tereddüt meydana getirmişti. Çünkü bu kimseler Müslüman oldukları takdirde mirastan hisse alamama gibi maddî bir mahrumiyetle karşı karşıya geleceklerdi. İşte Muâviye, İslâm dinine girmek isteyenlerin bu endişelerini gidermek, girenleri de muhafaza etmek maksadıyla bu konudaki hükmü Müslümanlar lehine tek taraflı olarak askıya almıştı.

    

Dipnotlar

20 İM2736 İbn Mâce, Ferâiz, 8.

حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُحَمَّدٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى قَالاَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنِ الْحَسَنِ بْنِ صَالِحٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سَعِيدٍ - وَقَالَ مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى عَنْ عُمَرَ بْنِ سَعِيدٍ - عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ جَدِّى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَامَ يَوْمَ فَتْحِ مَكَّةَ فَقَالَ « الْمَرْأَةُ تَرِثُ مِنْ دِيَةِ زَوْجِهَا وَمَالِهِ وَهُوَ يَرِثُ مِنْ دِيَتِهَا وَمَالِهَا مَا لَمْ يَقْتُلْ أَحَدُهُمَا صَاحِبَهُ فَإِذَا قَتَلَ أَحَدُهُمَا صَاحِبَهُ عَمْدًا لَمْ يَرِثْ مِنْ دِيَتِهِ وَمَالِهِ شَيْئًا وَإِنْ قَتَلَ أَحَدُهُمَا صَاحِبَهُ خَطَأً وَرِثَ مِنْ مَالِهِ وَلَمْ يَرِثْ مِنْ دِيَتِهِ » .

21 B6764 Buhârî, Ferâiz, 26.

حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عَلِىِّ بْنِ حُسَيْنٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ عُثْمَانَ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ - رضى الله عنهما - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ يَرِثُ الْمُسْلِمُ الْكَافِرَ ، وَلاَ الْكَافِرُ الْمُسْلِمَ » .

22 D2910 Ebû Dâvûd, Ferâiz, 10.

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَلِىِّ بْنِ حُسَيْنٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ عُثْمَانَ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيْنَ تَنْزِلُ غَدًا فِى حَجَّتِهِ . قَالَ « وَهَلْ تَرَكَ لَنَا عَقِيلٌ مَنْزِلاً » . ثُمَّ قَالَ « نَحْنُ نَازِلُونَ بِخَيْفِ بَنِى كِنَانَةَ حَيْثُ تَقَاسَمَتْ قُرَيْشٌ عَلَى الْكُفْرِ » . يَعْنِى الْمُحَصَّبَ وَذَاكَ أَنَّ بَنِى كِنَانَةَ حَالَفَتْ قُرَيْشًا عَلَى بَنِى هَاشِمٍ أَنْ لاَ يُنَاكِحُوهُمْ وَلاَ يُبَايِعُوهُمْ وَلاَ يُئْوُوهُمْ . قَالَ الزُّهْرِىُّ وَالْخَيْفُ الْوَادِى .

23 M3294 Müslim, Hac, 439.

حَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ وَحَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّ عَلِىَّ بْنَ حُسَيْنٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَمْرَو بْنَ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ أَخْبَرَهُ عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدِ بْنِ حَارِثَةَ أَنَّهُ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَنْزِلُ فِى دَارِكَ بِمَكَّةَ فَقَالَ « وَهَلْ تَرَكَ لَنَا عَقِيلٌ مِنْ رِبَاعٍ أَوْ دُورٍ » . وَكَانَ عَقِيلٌ وَرِثَ أَبَا طَالِبٍ هُوَ وَطَالِبٌ وَلَمْ يَرِثْهُ جَعْفَرٌ وَلاَ عَلِىٌّ شَيْئًا لأَنَّهُمَا كَانَا مُسْلِمَيْنِ وَكَانَ عَقِيلٌ وَطَالِبٌ كَافِرَيْنِ .

24 HM22355 İbn Hanbel, V, 230

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ ثَنَا شُعْبَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ أَبِي حَكِيمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ عَنْ أَبِي الْأَسْوَدِ الدِّيْلِيِّ قَالَ كَانَ مُعَاذٌ بِالْيَمَنِ فَارْتَفَعُوا إِلَيْهِ فِي يَهُودِيٍّ مَاتَ وَتَرْكَ أَخًا مُسْلِمًا فَقَالَ مُعَاذٌ إِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ إِنَّ الْإِسْلَامَ يَزِيدُ وَلَا يَنْقُصُ فَوَرَّثَهُ D2912 Ebû Dâvûd, Ferâiz, 10. حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ عَمْرِو بْنِ أَبِى حَكِيمٍ الْوَاسِطِىِّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ أَنَّ أَخَوَيْنِ اخْتَصَمَا إِلَى يَحْيَى بْنِ يَعْمَرَ يَهُودِىٌّ وَمُسْلِمٌ فَوَرَّثَ الْمُسْلِمَ مِنْهُمَا وَقَالَ حَدَّثَنِى أَبُو الأَسْوَدِ أَنَّ رَجُلاً حَدَّثَهُ أَنَّ مُعَاذًا حَدَّثَهُ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الإِسْلاَمُ يَزِيدُ وَلاَ يَنْقُصُ » . فَوَرَّثَ الْمُسْلِمَ .

25 DM3022 Dârimî, Ferâiz, 29.

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ دَاوُدَ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ : كَانَ مُعَاوِيَةُ يُوَرِّثُ الْمُسْلِمَ مِنَ الْكَافِرِ ، وَلاَ يُوَرِّثُ الْكَافِرَ مِنَ الْمُسْلِمِ. قَالَ قَالَ مَسْرُوقٌ : وَمَا حَدَثَ فِى الإِسْلاَمِ قَضَاءٌ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْهُ. قِيلَ لأَبِى مُحَمَّدٍ : تَقُولُ بِهَذَا؟ قَالَ : لاَ.