Tâbiînden Ma"rûr b. Süveyd, “Gök kubbenin altında ve yeryüzünde ondan daha doğru sözlü ve daha vefalı kimse yoktur.” şeklindeki Peygamber övgüsüne mazhar olmuş1 zâhid sahâbî Ebû Zerr"i ziyarete gider. Ebû Zerr"in üzerindeki giysinin bir parçasını hizmetçisinin giydiğini görünce, “Kumaşın yarısını hizmetçine vermeseydin güzel bir elbisen olurdu, ona da başka bir giysi verirdin...” der. Ziyaretçisinin bu teklifi üzerine Ebû Zer, başından geçen şu olayı anlatır:
“Bir gün Bilâl-i Habeşî ile tartıştık.2 Bilâl"in annesi Habeşli (zenci) bir kadındı. Ve ben ("Kara karının oğlu!" diyerek) ona sataştım. Bilâl de gidip Allah Elçisi"ne beni şikâyet etti. Bunun üzerine Allah Resûlü, "Ey Ebû Zer! Onu annesinden dolayı mı ayıplıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hâlâ câhiliye(den izler) bulunan bir kimsesin." diye bana çıkıştı ve ardından şöyle devam etti: "(Köle) kardeşleriniz, Allah"ın sizin emrinize verdiği hizmetçilerinizdir. Her kimin kardeşi emri altında bulunursa ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güçlerini aşan işler yüklemeyin. Eğer ağır işler yüklerseniz onlara yardım edin." ”3
Pek çok iş alanının bulunduğu hayatta, işçi işe, işveren işçiye muhtaçtır. Bu durum bir bakıma dünya hayatındaki zorunlu görev paylaşımıdır. Kimi amir, kimi memur, kimi işveren, kimi de işçi olarak bir görev üstlenir. Nitekim Yüce Allah, “Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için bazılarını bazısına derecelerle üstün kıldık.” 4 buyurur. Bu husus bazen de ilâhî imtihanın gereğidir.5 İşçi ile işverenin ilişkilerinin sağlıklı yürümesi ve iş üretiminin verimliliği için karşılıklı olarak haklarını gözetmeleri gerekir. Bu noktada Hz. Peygamber"in yukarıdaki tavsiyeleri önem kazanmaktadır. Çünkü onun öğretisinde insan olarak kimsenin diğerinden ayrıcalığı veya üstünlüğü yoktur. Statüler farklı olsa da, işçi ve işverenin önce Allah"a, sonra da birbirlerine karşı sorumlulukları vardır. İşte zenginlerin, ticaret erbabının büyük bir hırsla mal biriktirme yarışına girip hizmetçilerini, kölelerini hor ve hakir gördükleri bir zamanda, haksızlık ve zülüm üzerine kurulu yapıyı değiştirmek isteyen Kutlu Nebî"nin, “Hizmetçileriniz, kardeşlerinizdir.” ifadesi çok anlamlıdır. Allah Resûlü"nün, köleleri ve hizmetçileri sadece “insan” olarak değil, “kardeş” olarak takdim etmesi son derece manidardır.