“Ey Üsâme! İsrâiloğulları, halkın ileri gelenlerinden biri suç işlediğinde onu cezalandırmadıkları ama sıradan biri aynı suçu işleyince ceza tatbik ettikleri zaman helâk edildiler. Eğer (hırsızlık yapan) Muhammed"in kızı Fâtıma bile olsa onun da elini keserdim.” 5
Allah Resûlü, Fâtıma bnt. Esved olayı için söylediği bu sözlerle, esasında evrensel bir ilkeye dikkatleri çekmekteydi: Eşitlik... Buna göre, insanların hukuk karşısında asalet ve soy gibi özellikleri dolayısıyla zayıf ve kimsesiz kişilerden ayrı bir muameleye tâbi olmaları, imtiyaz sahibi olarak görülmeleri, cezalardan muaf tutulmaları gibi ayrıcalıklı tavırlar kesinlikle kabul edilemez. Bu tür çifte standartlı uygulamalarla eşitlik olgusunun ihlâl edilip çiğnenmesi, Allah Resûlü"nün uyardığı üzere ahlâkî değerlerin ve adaletin sonunu hazırlayarak, önceki ümmetlerde olduğu gibi, toplumları helâke sürüklemektedir.
Eşitlik ilkesinin hukuk ve yargı alanlarındaki yansımaları toplumsal huzur ve adaletin sağlanması için çok önemlidir. Ancak eşitlik, sadece belirli konularda değil, hayatın her alanında riayet edilmesi gereken önemli değerlerden biridir. Zira insanların eşit haklara sahip olması gerektiği ilkesinin hem hukukî hem de ahlâkî yönü bulunmaktadır. Eşitlik duygusu, ahlâkî bir erdem olması yönüyle, öncelikle her ferdin vicdanında yer etmelidir. Buna göre kişi, insan olma niteliği bakımından diğer insanları kendisiyle aynı değerde görmeli ve haklar konusunda herkesin aynı derecede olduğunu düşünmelidir.
Yüce Yaratan şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.” 6 “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinizden sakının.” 7 İslâm, fark gözetmeksizin, bütün insanlığa hitap etmektedir. Bu durum, hem Yüce Allah"ın, hem de Mübarek Elçisi"nin “Ey insanlar!” şeklindeki hitaplarında açıkça görülmektedir. Bu çağrıda belirli bir insan topluluğuna değil, bu mesajları önemseyip kulak veren bütün insanlara seslenilmektedir. Buna göre, bütün insanlar Âdem ve Havva"dan gelmeleri dolayısıyla aralarında hiçbir fark gözetilmeksizin eşittir, eşit haklara sahiptir. Küçük bir aile ocağında aynı ana babadan doğan çocuklar arasında bir üstünlük düşünülemeyeceği gibi, dünya üzerinde de kıyamete kadar bütün insanlar denktir. Nitekim, “Biz, gerçekten insanoğlunu onurlu/saygın kıldık.” 8 yani ona büyük bir değer verdik derken de Cenâb-ı Allah, aralarında herhangi bir ayrıma gitmeden, mutlak olarak “insan”a atıfta bulunmakta,