aralarında ilginç bir söyleşi yaşanmıştır. Eş"as nesep olarak Peygamber"le aynı kökenden geldiklerinden bahisle, “Biz de Âkilü"l-Mürâroğulları"yız siz de öyle.” deyince Allah Resûlü tebessüm etmiş ve amcaları Abbâs b. Abdülmuttalib ile Rebîa b. Hâris"in de kendilerini bu şekilde takdim ettiklerini söylemişti. İkisi de birer tüccar olan Abbâs ile Rebîa işleri gereği değişik Arap beldelerine gittiklerinde kendilerine kimlerden oldukları sorulduğunda övünmek için, “Biz Âkilü"l-Mürâroğulları"yız.” diye cevap verirlerdi. Bunun sebebi Eş"as"ın da büyük ninelerinden biri kanalıyla atalarından olan Âkilü"l-Mürâr"ın (Hâris b. Amr"ın) Yemen"de kurduğu saltanatıyla meşhur olmasıdır.21 Eş"as"ın, “Biz, sizin bizden olduğunuzu iddia ediyoruz.” diyerek Peygamber"le soylarının bir olduğunu beyan etmesi üzerine, soy olarak büyük ninesi Ümmü Külâb b. Mürre kanalıyla Âkilü"l-Mürâroğulları"na dayanan Allah Resûlü (sav),22 “Biz Nadr b. Kinâneoğulları"yız. Öteden beri kendimizi anamıza değil babamıza nispet ederiz.” buyurdu. Bunun üzerine el-Eş"as"ın, kabilesine dönerek, “Bundan böyle Kureyş kabilesinden herhangi birinin Nadr b. Kinâneoğulları"ndan olmadığını iddia edene iftira cezasını uygularım.” demiştir.23 Allah Resûlü burada bir taraftan soyun esasen erkek kanalıyla devam ettiğine işaret ederken diğer taraftan zarif bir üslûpla Kindelilerin Nadr b. Kinâne (Kureyş)oğulları"ndan olmadığını ima ederek Eş"as b. Kays"a kendi soyunu inkâr etmemesi uyarısında bulunmaktadır.
Hz. Peygamber (sav), câhiliye Araplarının “kabile asabiyetine” dayalı zihniyetini yıkıp iman kardeşliğine24 dayanan ve aynı atanın çocukları olmayı benimseyen anlayışı25 hâkim kılmaya çalışıyordu. İnsanlar bir erkek ve dişiden yaratılmıştı.26 Farklı kabileler, ırklar, renkler ve dillerde yaratılmalarının hikmeti,27 bölünüp birbirine üstünlük sağlamaları değil, birbirini tanımaları28 ve iyi işlerde yarışmalarıydı.29 Bu ilâhî mesajlar, insanların değerlerini biyolojik yapılarından veya soylarından değil, iyilik, hayır, adalet, takva gibi imanî ve ahlâkî kıymetlerden alacağını ifade etmektedir. Özellikle bölgesel çıkarlar uğruna küresel felâketlerin yaşandığı, toplu katliamlarla ve soykırımlarla kimliklerin tehdit altında olduğu çağımızda insanlık, Kur"an"ın bu buyruklarına kulak vermeye her zamankinden daha fazla muhtaç durumdadır. Bundan bin dört yüz yıl önce kabileler arası üstünlük yarışının yaşandığı bir çevrede insanlığa gönderilmiş Son Peygamber"in şu mesajı bugün için daha büyük önem arz etmektedir: “Allah, câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini ortadan kaldırmıştır. "Takva