Hz. Peygamber devrinde kimlik veya nesep tespitinin özellikle evlilik, miras ve ceza hukuku gibi muâmelât alanlarında çok büyük önem arz etmesi bu kabil anlaşmazlıkların sıkça yaşanmasına yol açmıştır. Ancak Hz. Peygamber her defasında hukukî meşruiyete göre karar vermiştir. Yine Mekke"nin fethi sırasında gerçekleşen benzer bir olayda bir adam, “Ey Allah"ın Resûlü! Falan kimse benim oğlumdur. Çünkü ben câhiliye döneminde onun annesiyle beraber olmuştum.” demiş, Resûlullah (sav) ise, “İslâm"da bir kimse için nikâhı altında olmayan bir kadının doğurduğu çocuğun kendisine ait olduğunu iddia etme hakkı yoktur. Câhiliye dönemi ile ilgili hükümler yürürlükten kalkmıştır. Çocuk yatak sahibinindir. Zina eden ise doğan çocuk üzerinde her türlü haktan mahrum olur.” buyurmuştur.17
Buna benzer davalar Hz. Peygamber sonrası dönemde de yaşanmıştır. Hz. Osman zamanında mevâlîden siyahî Rebâh el-Kûfî"nin yaşadığı bir olay dikkat çekicidir. Rum asıllı eşinden kendisi gibi siyahî iki çocuğu olan, Abdullah ve Ubeydullah isimlerini vererek onları bağrına basan Rebâh, eşinin üçüncü çocuğunu açık tenli doğurması üzerine şaşırmıştı. Eşi, çocuğun başka birinden olduğunu ve kendisini zorlayarak onu hamile bıraktığını anlatınca çocuğun kimde kalacağı sorun oldu. Anlaşmazlık Hz. Osman"a iletildiğinde o, Resûlullah"ın, “Çocuk doğduğu yatağa aittir.” buyruğunu hatırlatarak annesinin meşru kocası kimse çocuğun ona ait olduğu kararını verdi. Böylece çocuğun Rebâh"a ait olduğuna hükmetti. Ayrıca Rebâh"ın eşine ve köle olan diğer adama gereken cezayı da uyguladı.18 Böylece çocukla ilgili haklar noktasında biyolojik mensubiyetin değil, hukukî mensubiyetin esas olduğu hükmü Resûlullah"tan sonra bir kez daha ortaya konmuş oldu.
Nesebin hukukî sonuçlar doğurması ise çocukların ancak babaya nispetiyle mümkün görülmüştür. Diğer bir ifadeyle kimlik tayininde anneye değil, babaya nispet esas alınmıştır. Örneğin, Hz. Peygamber nesebini inkâr edenleri kınadığı bir hadisinde, “Kendisinin, babasından başka birine ait olduğunu iddia eden, cehennemdeki yerine hazırlansın.” 19 buyururken bir diğer hadisinde, “Kendi babası olmadığını bile bile, babası dışında bir kimsenin oğlu olduğunu iddia eden kişiye cennet haramdır.” 20 buyurmakta, dolayısıyla nesepte asıl olanın baba olduğuna işaret etmektedir. Bu bağlamda Yemen"deki Kinde Krallığı"nın ileri gelenlerinden Eş"as b. Kays hicretin onuncu senesinde kabilesinden seksen kişilik bir heyetle İslâm"a girmek için Medine"ye geldiğinde Resûlullah"la