Resûlullah (sav) ashâbı ile birlikte oturuyordu. Arazi konusunda ihtilâfa düşen iki adam Efendimizin huzuruna geldi. Belli ki bir sıkıntıları vardı. Gelenlerden biri, Kûfe"ye yerleşen şair sahâbî İmruü"l-Kays b. Âbis el-Kindî1 diğeri ise Hadramevtli Rebîa b. Ibdân idi.2 Rebîa b. Ibdân hemen söze girdi: “Ey Allah"ın Resûlü! Bu adam, câhiliye döneminde arazimi zorla elimden almıştı.” Bunun üzerine Peygamber (sav), “Delilin nedir?” diye sordu. Rebîa b. Ibdân, “Delilim yok!” cevabını verdi. Peygamber (sav), “O hâlde onun yemini gerekir.” buyurdu. Bunun üzerine Rebîa b. Ibdân, (muhatabının dinî hassasiyetinin olmadığını ima ederek), “Öyle ise o hemen yemin ediverir!” deyince Resûlullah (sav), “Senin bundan başka bir hakkın yoktur!” buyurdu.
İmruü"l-Kays yemin etmesi gerektiğini anlayıp da ayağa kalkacağı sırada3 Resûlullah (sav), “Yalan yere yemin ederek Müslüman bir kişinin malını ele geçiren kimse, Allah"a kavuştuğunda O"nu (kendisine) öfkelenmiş hâlde bulur.” buyurdu.4 Bunun üzerine İmruü"l-Kays o arazinin Rebîa b. Ibdân"a ait olduğunu itiraf etti5 ve böylece hakikat ortaya çıkmış oldu. Abdullah b. Mes"ûd"un bildirdiğine göre, daha sonra Resûlullah (sav) Allah"ın Kitabı"ndan buna dayanak olan şu âyeti de okumuştu: “Şüphesiz, Allah"a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların âhirette bir payları yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem dolu bir azap vardır.” 6
Yemin, bir olayın doğru olup olmadığını beyan veya bir işin yapılıp yapılmadığını ispat hususunda, kişinin, Allah"ın adı veya sıfatlarından birini kullanarak Allah"ı şahit tutması ve böylece sözünü kuvvetlendirmesidir. Verilen sözü kuvvetlendirmek için o sözü Yüce Yaratan ile ilişkilendirmektir. Verilen söze uyacağına dair Allah"ı şahit ve vekil kılmaktır. “Antlaşma yaptığınız zaman, Allah"ın ahdini yerine getirin ve Allah"ı üzerinize şahit tutarak pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın. Şüphesiz Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla bilir.” 7 âyeti tam da bu duruma işaret eder. İşte bu nedenle yemin eden, sözünde durmadığında, söz verdiği şey ile Allah"ın yüce isimleri arasında kurduğu bu ilişkiyi koparmış sayılır. O, verdiği söze şahit