olarak gösterdiği Cenâb-ı Hakk"ın saygınlığını hiçe saymış olacak, “Yeminlerinizi tutun!” 8 buyuran Rabbine karşı takındığı bu umursamaz tavırdan ötürü de cezayı hak edecektir.
Yemin olgusu, önceki semavî dinlerde ve eski dönemlerde de hep üzerinde durulan bir konu olmuştur. Tevrat"ta yemin ile ilgili birçok atıf bulunmakta, yeminlerin Allah adına yapılması gerektiği belirtilmekte, yalan yere yemin etmenin yasak olduğu vurgulanmaktadır.9 İncil"de ise genel anlamda yemin etmekten kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır.10 Yeminin son derece önem taşıdığı câhiliye şiirlerinde de birçok yemin ifadesinin yer aldığı görülmektedir. Tek Allah inancına sahip olan hanîfler Allah"ın gücü ve kudretine yemin ederken; putperestler daha çok kutsal gördükleri değerlere, putlara, ata ve babalarının adına yemin etmişlerdir.
Yapılacak işlerde “Allah"ın şahit tutulması” demek olan yeminlerde, şirk unsurları yer almamalıdır. Bu nedenle Allah Resûlü, câhiliye döneminde yaygın olan putlar, atalar ve babalar üzerine yemin etme âdetini kesin bir şekilde yasaklamış, yemin edecek kişinin Allah"ın adını vererek yemin etmesi gerektiğini belirtmişti.11 O (sav), yeminin sadece Allah adına veya O"nun sıfatlarından birisi ile yapılabileceğini vurgularken, tevhid inancının her şeyin üstünde olduğu gerçeğini yerleştirmeye çalışıyordu. Özellikle, “Şöyle yaparsam kâfir olayım.” gibi yeminler hakkında, “İslâm dini dışında herhangi bir din ve inanç üzerine kasten ve yalan yere yemin edenin, dediği gibi olacağı” uyarısında bulunmaktaydı.12 Böylece putperestlik kültüründen yeni kurtulmuş olan İslâm toplumunda, aslî unsurun tevhid inancı olması gerektiğini zihinlere yerleştirmek istiyordu. Câhiliye döneminde yaygın olan “emanet üzerine yemin etme”yi de bu çerçevede değerlendirmiş ve “Emanete yemin eden bizden değildir!” 13 buyurmuştu.
Kısacası Peygamber Efendimiz, Allah"ın zâtı dışında toplum tarafından değer verilen, önemsenen hiçbir şeye yemin edilemeyeceğini bildiriyordu. Allah Resûlü bu anlayışı pekiştirmek için uygun olmayan yeminlere ânında müdahale ederek yemin konusunda yeni bir anlayış oluşturuyordu. Nitekim oğlu Abdullah"ın anlattığına göre, Ömer b. Hattâb, Peygamber Efendimizle beraber yaptığı bir yolculukta konuşması sırasında câhiliye döneminde yaptıkları gibi “babası üzerine” yemin etmişti. Onun bu yeminini işiten Allah Resûlü oradakilere şöyle seslendi: “Bilin ki! Allah, babalarınız üzerine yemin etmeyi yasaklamıştır. Yemin eden kimse ya Allah adına yemin etsin ya da sussun!” 14 Bunun üzerine Hz. Ömer, “Vallahi Resûlullah"ın bunu