Hadislerle İslâm Cilt 5 Sayfa 441

Allah Resûlü"nün irtihalinden sonra Afrika"ya gidip orada vefat eden sahâbîlerden Ebû Rimse et-Teymî,1 Kutlu Nebî ile ilk karşılaşmasını şöyle anlatıyor: “Bir gün babamla Resûlullah"a (sav) gitmek üzere yola çıktık. Onunla karşılaştığımızda babam, "Bu kim biliyor musun?" diye sordu. "Hayır." dedim. Babam, "İşte bu Allah"ın Resûlü"dür." dedi. Bunu söyleyince çok şaşırdım. Çünkü Allah Resûlü"nü (sav) insanlara benzemeyen bir varlık olarak hayal etmiştim. Bir de baktım ki o da kınalı saçları kulak memelerine kadar uzamış, üzerinde iki parça yeşil elbise olan bir insanmış. Bu arada babam ona selâm verdi. Sonra oturup bir müddet sohbet ettik. Derken Allah Resûlü babama; "Bu senin oğlun mu?" diye sordu. "Kâbe"nin Rabbine yemin ederim ki evet." diye cevap verdi. Allah Resûlü babama aşırı benzerliğim ve babamın ciddi ciddi yemin etmesine tebessüm etti. (Babamı rahatlatmak için) şöyle buyurdu: "Şüphesiz o senin suçundan dolayı cezalandırılamaz, sen de onun suçu yüzünden cezalandırılamazsın." Ardından da şu âyeti okudu: "Herkesin günahı yalnız kendinedir. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilâf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir."2

Ebû Rimse"nin babası, çocuğunun kendisine ait olmadığı şüphesine karşı ısrarlı bir şekilde yemin etmişti. Allah Resûlü de adamın ciddi ciddi yemin ettiğini görünce kendini tebessüm etmekten alamamış, bu söyleşinin ardından Ebû Rimse"ye ve onun şahsında tüm Müslümanlara hukukî bir ilkeyi öğretmişti. Bu, suçun şahsîliği ve kimsenin başkasının suçundan sorumlu olamayacağı ilkesiydi.

O dönemde katı kabilecilik ve kolektif sorumluluk anlayışından dolayı baba, oğul ve yakın akrabalar genellikle beraber hareket ederdi. Birinin işlediği cinayet, gasp suçu kabilenin hepsi tarafından üstlenilir, elde edilen mallar da aynı şekilde paylaşılırdı. Böyle bir ortamda yetişen sahâbîlerden birisi Hz. Peygamber"e gelerek, “Ey Allah"ın Resûlü! Bu Sa"lebeoğulları falanca kimseyi câhiliye döneminde öldürmüşlerdi, onlardan intikamımızı al.” deyince, Allah Resûlü koltuk altlarının beyazı görülünceye kadar kollarını kaldırıp iki defa şöyle buyurdu: “Bir anne çocuğunun işlediği suçtan dolayı cezalandırılamaz.” 3 Yaptığı çeşitli konuşmalarından Rahmet

    

Dipnotlar

1 EÜ6/107 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Gâbe, VI, 107.

أبو رمثة البلوي ب أبو رمثة البلوي له صحبة وسكن مصر ومات بإفريقيا وأمرهم إذ دفنوه أن يسووا قبره . وحديثه عند أهل مصر . أخرجه أبو عمر

2 En’âm, 6/164

قُلْ اَغَيْرَ اللّٰهِ اَبْغ۪ي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍۜ وَلَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ اِلَّا عَلَيْهَاۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۚ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿164﴾ HM7109 İbn Hanbel, II, 227 حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ وَعَفَّانُ قَالَا حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ إِيَادٍ حَدَّثَنَا إِيَادٌ عَنْ أَبِي رِمْثَةَ قَالَ انْطَلَقْتُ مَعَ أَبِي نَحْوَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَمَّا رَأَيْتُهُ قَالَ لِي أَبِي هَلْ تَدْرِي مَنْ هَذَا قُلْتُ لَا فَقَالَ لِي أَبِي هَذَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَاقْشَعْرَرْتُ حِينَ قَالَ ذَاكَ وَكُنْتُ أَظُنُّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ شَيْئًا لَا يُشْبِهُ النَّاسَ فَإِذَا بَشَرٌ لَهُ وَفْرَةٌ قَالَ عَفَّانُ فِي حَدِيثِهِ ذُو وَفْرَةٍ وَبِهَا رَدْعٌ مِنْ حِنَّاءٍ عَلَيْهِ ثَوْبَانِ أَخْضَرَانِ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ أَبِي ثُمَّ جَلَسْنَا فَتَحَدَّثْنَا سَاعَةً ثُمَّ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لِأَبِي ابْنُكَ هَذَا قَالَ إِي وَرَبِّ الْكَعْبَةِ قَالَ حَقًّا قَالَ أَشْهَدُ بِهِ فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ضَاحِكًا مِنْ ثَبْتِ شَبَهِي بِأَبِي وَمِنْ حَلِفِ أَبِي عَلَيَّ ثُمَّ قَالَ أَمَا إِنَّهُ لَا يَجْنِي عَلَيْكَ وَلَا تَجْنِي عَلَيْهِ قَالَ وَقَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ { وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى } قَالَ ثُمَّ نَظَرَ إِلَى مِثْلِ السِّلْعَةِ بَيْنَ كَتِفَيْهِ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي لَأَطَبُّ الرِّجَالِ أَلَا أُعَالِجُهَا لَكَ قَالَ لَا طَبِيبُهَا الَّذِي خَلَقَهَا BS16326 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VIII,46. وَأَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ عَبْدَانَ أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُبَيْدٍ الصَّفَّارُ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى بْنِ أَبِى قُمَاشٍ حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ إِيَادٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى رِمْثَةَ قَالَ : أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- مَعَ أَبِى فَتَلَقَّانَا رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- فِى طَرِيقِهِ فَقَالَ لِى أَبِى يَا بُنَىَّ هَلْ تَدْرِى مَنْ هَذَا الْمُقْبِلُ قُلْتُ لاَ قَالَ هَذَا رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ فَاقْشَعْرَرْتُ حِينَ قَالَ ذَاكَ وَذَلِكَ أَنِّى ظَنَنْتُ أَنَّهُ لاَ يُشْبِهُ النَّاسَ فَإِذَا هُوَ بَشَرٌ ذُو وَفْرَةٍ عَلَيْهِ رَدْعٌ مِنْ حِنَّاءٍ وَعَلَيْهِ ثَوْبَانِ أَخْضَرَانِ فَسَلَّمَ عَلَيْهِ أَبِى فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ ثُمَّ قَالَ :« ابْنُكَ هَذَا ». قَالَ : إِى وَرَبِّ الْكَعْبَةِ فَتَبَسَّمَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- مِنْ ثَبَتِ شَبَهِى بِأَبِى وَمِنْ حَلِفِ أَبِى عَلَىَّ ثُمَّ قَالَ :« أَمَا إِنَّهُ لاَ يَجْنِى عَلَيْكَ وَلاَ تَجْنِى عَلَيْهِ ». ثُمَّ تَلاَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- (وَلاَ تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى)

3 N4843 Nesâî, Kasâme, 40-41.

أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ عِيسَى قَالَ أَنْبَأَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى قَالَ أَنْبَأَنَا يَزِيدُ - وَهُوَ ابْنُ زِيَادِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ - عَنْ جَامِعِ بْنِ شَدَّادٍ عَنْ طَارِقٍ الْمُحَارِبِىِّ أَنَّ رَجُلاً قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَؤُلاَءِ بَنُو ثَعْلَبَةَ الَّذِينَ قَتَلُوا فُلاَنًا فِى الْجَاهِلِيَّةِ . فَخُذْ لَنَا بِثَأْرِنَا . فَرَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى رَأَيْتُ بَيَاضَ إِبْطَيْهِ وَهُوَ يَقُولُ « لاَ تَجْنِى أُمٌّ عَلَى وَلَدٍ » . مَرَّتَيْنِ .