gömlek yoktu.” dedi. O mütevazı Peygamber de gömleğini yukarı kaldırarak böğrünü açtı. Düşündüğünü gerçekleştirmenin tam sırası olduğunu gören Üseyd, Efendimize sarılarak böğrünü öptü ve “Ey Allah"ın Resûlü, benim arzum sadece bu idi.” diyerek etraftaki ashâbın da duygulandığı bir ortam oluşturdu.32
Kısas... Suç cinsinden ceza, suç kadar ceza; ne eksik ne fazla... Rahmet Peygamberi"nin (sav) sağlamaya çalıştığı prensibi, yani adaleti tesis etmeye yönelik uygulamalar... Yüce dinimiz İslâm"ın, insanın en temel hakkı olan can güvenliğini sağlamaya yönelik aldığı tedbirlerin başında gelen kısas, sadece suçun işlenmesinden sonra etkisi olan bir ceza değil aynı zamanda insanları suç işlemekten alıkoyma, suça yeltenmesini engelleme konusunda da önemli bir işleve sahip olmuştur. Kısasın asıl gücü, suçun işlenmesine yönelik getirdiği caydırıcılık olarak değerlendirilmiştir. Nitekim ceza, suçun karşılığında çok hafif kaldığında hukukun ana gayelerinden olan caydırıcılığın etkisini yitireceği ve bir anlamda işlevsiz kalacağı, dolaylı olarak suçların ve suçluların artmasına neden olacağı mülâhazaları serdedilmiştir. Bugün kısas cezası daha çok örneğine tarihte rastlanan bir hukukî müeyyide olarak görülmektedir. Dünyada bu müeyyideyi hukuk sisteminde muhafaza eden çok az ülke vardır. Hatta dünyanın pek çok ülkesinde ölüm cezası, ceza yasalarından tamamen kaldırılmıştır. Her hâl ve şartta insan hayatını korumayı hedefleyen bu düzenlemeler modern hukuk anlayışının ulaştığı son düzeyi göstermektedir. Ancak bunların bilhassa bir yakınının hayatına kıyılması acısını yaşamış insanları ne kadar yatıştırdığı, toplumun hak ve adalet duygusunu ne kadar tatmin ettiği yine hukuk nazariyecileri tarafından tartışılan bir konudur.
Bu bağlamda kutsal kitaplarda ve Kur"ân-ı Kerîm"de yer alan ve suç ve cezanın denkliğini hatırlatan âyetler, insanlığa insan hayatının dokunulmazlığı ilkesini hatırlatmaya devam edecektir:
“Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.” 33