İşte Allah Resûlü, suçlara şahıslar eliyle keyfî cezalar verilmesini engellemek ve cezaların âdil yargılama sonucuna göre verilmesini sağlamak gibi işlevler üstlenen hukuka dayalı bir yönetim sistematiği kurmak suretiyle, kan davalarını besleyen siyasî ve sosyal yapıyı işlevsiz kılıyordu.
Meselâ, Medine"de bulunan Yahudi kabilelerden Nadîr kabilesi, Kurayza kabilesinden daha üstün görülürdü. Bu yüzden Kurayza"dan bir adam Nadîrli birini öldürdüğünde o da öldürülür, fakat Nadîr"den bir adam Kurayza"dan birini öldürdüğünde yüz ölçek hurma verirdi. Ancak Allah Resûlü"nün Medine"ye hicret edip bir site devleti kurmasından sonra davalar kendisine arz edilmeye başlanmış, o da bizzat Yüce Allah"ın emriyle bu çirkin câhiliye âdetini kaldırarak hükümlerin ve müeyyidelerin “adalet” sınırları içinde olmasına çalışmıştır.8
Kan davası, sadece siyasî ve hukukî boşluklarla izah edilebilecek bir cezalandırma yolu değildir. Her şeyden önce gözleri ve gönülleri kör eden bir intikam ve üstünlük algısı hastalığıdır. Kandan başka hiçbir şeyin gideremeyeceğine inanılan azap verici bir susuzluktur. Arazi ve sınır anlaşmazlıkları, miras paylaşımı, ırza geçme, husumet, hata ile öldürme, kız kaçırma, kadına yönelik cinsellik odaklı namus anlayışı ve törelere karşı gelme gibi sebeplerle öfke dolan kalpte nefret duyguları filizlenir hemen. Erken tedbir alınmadığında nefret büyüyerek kine, kin de intikam hırsına dönüşür. İntikam, bir yangın misali yayılırken, hatadan geri dönmek artık mümkün değilmiş gibi görünür. İşte böyle durumlarda öfke kıvılcımının intikam ateşine dönüşmesini önlemek en güzelidir; zira intikam ateşi bir kez toplumsal bir yangına neden olduğunda, artık onu söndürmek hiç de kolay değildir.
Bu nedenle İslâm daha en baştan öç alma duygusunu bambaşka bir yöne çevirir. Öç alma işini insanın elinden alarak, mağdur edilen insan adına Allah"ın uhdesine verir. Kulları adına, onların hakkını almak için en güçlü intikam alıcı olan Allah Teâlâ9 yeryüzünde işlenen hiçbir suçu veya haksızlığı karşılıksız bırakmaz. Kimi zaman dünyada alınsa da10 ilâhî intikamın alınacağı asıl yer âhirettir.11 Ve Peygamberimizin bildirdiği üzere kıyamet günü insanlar arasında hüküm verilirken ilk olarak kan davaları görülecektir.12 Allah Teâlâ yapılan hiçbir kötülüğü karşılıksız bırakmayacaktır.13 Öyle ki Peygamber Efendimiz, “Boynuzsuz koyun, boynuzlu koyundan hakkını alacaktır.” 14 buyurarak kıyamet gününde hakların sahiplerine iade edileceğini bildirmiştir. Efendimizin bu teşbihi, mükellef