Hz. Peygamber, çok zor durumda değilse fakir bir Müslüman"ın başkalarından bir şey istemesini güzel görmediği gibi,24 kibirli fakir ve zalim zenginleri de Allah Teâlâ"nın nefret ettiği insanlar arasında saymıştır.25 Zengin ve çalışıp kazanabilecek beden gücüne sahip olan insanların zekât almalarını doğru bulmamıştır.26
Zenginlerin de ihtiyaç sahiplerine yardım etmek gibi üstlenmeleri gereken önemli görevleri vardır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ancak iki kişiye gıpta edilir: Allah"ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah"ın kendisine verdiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimse.” 27 Fakirlerin, yetimlerin, kimsesizlerin elinden tutmak için mal mülk sahibi olmak gerekir. Zaten en önemli malî ibadet olan zekâtın ifası belli bir maddî güce sahip olmayı gerektirir. Ancak Peygamberimiz (sav) kişinin sorumluluğunu taşıdığı ailesini geçindiremeyecek derecede malını infak etmesini ve bu yüzden fakir duruma düşmesini hoş görmezdi. Bu sebeple Sevgili Efendimiz, tamamını sadaka olarak vererek bütün malından kurtulmaya teşebbüs eden Kâ"b b. Mâlik"e, “Malının bir kısmı sende dursun. Bu senin için daha hayırlıdır.” buyurmuştu.28
Bir seferinde Hz. Peygamber, Mekke"de hasta olan Sa"d b. Ebû Vakkâs"ı ziyarete gitti. Sa"d b. Ebû Vakkâs, Hz. Peygamber"e şöyle dedi: “Malımın tamamını vasiyet edeyim mi?” Hz. Peygamber, “Hayır.” cevabını verdi. Sa"d b. Ebû Vakkâs, “Yarısını (vasiyet edeyim mi)?” diye yeniden sordu. Hz. Peygamber yine, “Hayır.” cevabını verdi. Sa"d b. Ebû Vakkâs bu kez, “Üçte birini (vasiyet edeyim mi)?” diye son kez sordu. Hz. Peygamber bu soru üzerine, “Üçte bir bile çoktur. Senin vârislerini zengin bırakman, onları fakir ve insanlara el açar bir hâlde bırakmandan daha hayırlıdır.” buyurdu.29
Her meselede olduğu gibi bu konuda da Allah Resûlü ashâbına itidali tavsiye ediyor, sadaka vermeye teşvik etmekle birlikte, kişiyi mağdur edecek harcamalardan sakındırıyordu. Fakih sahâbîlerden Abdullah b. Mes"ûd da, “Azdıran zenginlikten, şaşırtan fakirlikten sana sığınırım Allah"ım...” duası ile Rabbinden dengeli bir hayat istiyordu.30
Sevgili Efendimizin yeminle söylediği şu cümleler bu konudaki en önemli ikazlarındandır: “...Vallahi, ben sizin için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden önceki ümmetlerin önlerine dünyanın (imkânları) serilip onların dünya için yarıştıkları gibi, sizin de yarış etmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi, sizi de helâk etmesinden korkuyorum.” 31