İslâm"dan önce ticaretle meşgul olmuştu Hz. Peygamber (sav). Hatta Hz. Hatice"nin onunla evlenme sebeplerinden biri de ticarî hayattaki başarısı ve güvenilirliğiydi. Ticareti biliyordu ve ticaret yapmayı teşvik ediyordu.
Bir gün Resûlullah, Kûfeli sahâbî Urve el-Bârikî"ye1 bir dinar verip kendisi için bir koyun almasını istemişti. Urve, önce bir dinar vererek iki koyun aldı. Sonra bu koyunlardan birini bir dinara satarak Resûlullah"a bir koyun ve bir dinar getirdi. Bu durum Resûlullah"ı çok memnun etmişti. Urve"ye böyle kârlı bir iş yaptığı için övgüler yağdırdı ve ona, “Allah ticaretini senin için bereketli kılsın.” diyerek dua etti. Sonraları Kûfe"nin Künâse denilen pazar yerine giderek büyük kazançlar elde eden Urve, Kûfe"nin en zenginlerinden oldu.2
Hz. Peygamber (sav) bu ve benzeri davranışlarıyla kârlı ticareti teşvik ediyordu. Zaten Kur"ân-ı Kerîm"de Yüce Allah, “Onlar, ne ticaret ne de alışverişin kendilerini Allah"ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” 3 âyet-i kerimesi ile ticaretin meşru olduğunu bildiriyor, ancak müminlere ticaretle uğraşırken Allah"a karşı sorumluluklarını da yerine getirmeleri gerektiğini hatırlatıyordu. Ticaretle uğraşmış bir kişi olarak Hz. Peygamber (sav) Kur"an"ın belirlediği ilkeler doğrultusunda câhiliye döneminde de mevcut olan bazı alışveriş yöntemlerini devam ettirmiş, bazılarını ise uygun görmeyip yasaklamıştı.
Alışveriş yapılırken dikkat edilmesi gereken en temel ilkelerden birisi, takas edilen malın ve ödenecek bedelin belirli olmasına özen gösterilmesidir. Bu şekilde herhangi bir aldatma ve belirsizlik olmadığında ticaret teşvik edilmiştir. Bu durumlara aykırı olmadığı takdirde pazarlık yapmakta bir sakınca görülmemiştir. Nitekim alışveriş yaparken Resûlullah da (sav) pazarlık yapmıştır.4
Alışveriş peşin veya vadeli yapılabilir. Genel olarak vadeli alışveriş, “Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın.” 5 âyetinde de işaret edildiği gibi meşru kabul edilmiştir. Allah Resûlü"nün (sav) bizzat bir Yahudi"den veresiye yiyecek bir şeyler almış ve