Medineliler arasında darbı mesel olmuştu Ervâ b. Üveys. Onlar, birine beddua edecekleri zaman, “Allah, Ervâ"yı âmâ ettiği gibi seni de âmâ etsin!” derlerdi.1 Ervâ bir gün, evinin arazisinin bir kısmına tecavüz ettiğini iddia ettiği Saîd b. Zeyd"i, Muâviye döneminde Medine valisi olan Mervân b. Hakem"e2 dava etmişti. Saîd b. Zeyd, onun bu suçlamasına karşı, “Resûlullah"ın sözünü işittikten sonra ben onun arazisini işgal edeceğim, öyle mi?!” diyerek kendisini savundu. Kendisine, “Peygamber"den ne duydun?” diye sorulunca, Saîd, “Resûlullah"ın (sav), "Kim hakkı olmadığı hâlde bir karış yeri alırsa, kıyamet günü o arazi yedi kat yer(in dibine kadar) o adamın boynuna dolanır." buyurduğunu işittim.” dedi.
Bunun üzerine Mervân da, “Bundan sonra senden başka bir delil istemiyorum.” dedi. Sonra Saîd, “Ey Allah"ım! Eğer bu kadın yalan söylüyorsa, onun gözünü kör et ve onu o arazisinde öldür!” diye beddua etti.3
Rivayetlere göre kadın ölmeden önce kör oldu. Kör hâliyle duvarlara tutunarak dolaşırken, “Bana Saîd b. Zeyd"in bedduası dokundu.” diyordu. Sonra kendi arazisinde dolaşırken bir kuyuya düştü ve bu kuyu onun mezarı oldu.4
Buna benzer başka bir olayda da Hz. Âişe, Abdurrahman b. Avf"ın oğlu Ebû Seleme"ye, Resûlullah"ın başkasının arazisini haksızlıkla ele geçirmekle ilgili uyarısını hatırlatır. Buna göre, Ebû Seleme ile bazı kişiler arasında bir arazi konusunda husumet vardı. Ebû Seleme durumu Hz. Âişe"ye gidip anlattığında Hz. Âişe ona şu tavsiyede bulundu:
“Ey Ebû Seleme! Sen buradan sakın! Çünkü Resûlullah (sav), "Kim bir karış kadar toprak için zulmederse (kıyamet gününde) yedi kat toprak onun boynuna dolanır." buyurmuştu.”5
Söz konusu şahıslar arasında gerçekleşen dava ile İslâm"ın ilk dönemlerinden itibaren, kişilere mülkiyet hakkının tanındığı apaçık ortadadır. Hatta hakkı gasp edilen şahısların hak arama mücadelesi, özel mülkiyetin hukukî olarak koruma altına alındığını da göstermektedir. Allah Resûlü (sav) ashâbına özel mülkiyetin dokunulmaz olduğunu anlatırken herkesin kendisine ait mülkü olabileceğini ilân etmektedir. Sahâbeden Kays b. Âsım"ın, ölmeden önce oğullarına yaptığı vasiyet de Müslümanlara bu konuda