“İnsan için ancak çalıştığı vardır.” 11 âyet-i kerimesi, kadın erkek herkesi kapsamaktadır. Bu nedenle kadınların da mülk sahibi olmaları doğal kabul edilmiştir. “...Erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır...” 12 âyet-i kerimesi kadının mal mülk sahibi olma hakkını açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla aile içinde de özel mülkiyet, diğer bir ifadeyle karı kocanın kendilerine ait mülkiyet hakları vardır. Kadın ve erkek kendi mallarından istediği gibi tasarrufta bulunma hakkına sahiptirler ve bunun için herhangi bir kimseden izin almak zorunda değildirler.
Hırsızlık, kumar, rüşvet, ihtikâr ve faiz gibi İslâm dininin helâl saymadığı yolları kullanarak mülk edinmek ise meşru değildir. “Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.” 13 âyet-i kerimesinde de bildirildiği gibi haksız olarak kazanç elde etmek üzere farklı yollara başvurmak yasaklanmıştır. Dinimiz mülkün meşru bir şekilde kazanılmasını istemekle kalmamış, onun meşru olmayan yollarla kullanılmasını ve israfı da yasaklamıştır.14 Ayrıca kişinin mülkiyetini elinde bulundurduğu malı diğer insanları zorda bırakacak şekilde kullanması ya da saklaması tasvip edilmemiş, dolayısıyla piyasada sıkıntı olduğu bir zamanda malın bir köşede bekletilip piyasaya sürülmemesi (ihtikâr) hoş görülmemiştir.15
Aslında mal, İslâm"da zarurî olarak korunması gereken temel unsurlardan biri olarak zikredilmiştir. Veda Haccı esnasında, “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (arefe) gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız (kişilik şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir.” 16 buyuran Peygamberimiz, sahip olunan malı da korunması gereken değerler arasında ele almıştır. Menkul ya da gayri menkul, başkasının mülkiyetinde olan her çeşit malın haksız olarak, zorla ya da hileyle ele geçirilmesi gasptır. Hz. Peygamber (sav), mülkiyet hakkının dokunulmazlığına örnek olması kabilinden mal sahibinin izni olmaksızın malda tasarrufta bulunulamayacağını vurgulamış, bununla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Sakın bir kimse izni olmadan bir başkasının davarını sağmasın! Sizden biriniz yiyecek ve içeceklerinin saklandığı mahzenine gelinmesini, dolabının kırılmasını ve oradaki yiyeceklerinin götürülmesini ister mi? Hayvanlar da insanlar için onların yiyeceklerini muhafaza ederler. Onun için hiç kimse diğerinin hayvanının sütünü, onun izni olmaksızın asla sağmasın.” 17 Her bireyin çalışıp meşru yollardan kazandığı malına sahip çıkma ve kazandığı malını tasarruf