bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.” 30 ifadeleri yer almakta, ismi, nerede ve ne zaman yaşadığı hakkında detaylı bilgi verilmemektedir. Kur"an"da anlatılan bu kıssanın Hızır hakkında olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte İslâm âlimlerinin çoğunluğu bu kimsenin Hızır olduğu kanaatindedir.31 Nitekim hadislerde de söz konusu kıssadaki şahıstan Hızır diye bahsedilmesi32 bu kanaati güçlendirmektedir. Fakat Hızır"ın aslında kim olduğu, nerede, ne zaman yaşadığı, peygamber mi, velî mi yoksa melek mi olduğu gibi konular hakkında Kur"an"da veya hadislerde ayrıntılı bilgi verilmemesi, Hızır hakkındaki bilgilerin asırlarca tartışılmasına sebep olmuştur.
Hızır (as) hakkında âyetlerde ve hadislerde detaylı bilgi verilmemesinin sebebi, diğer bazı kıssalarda olduğu gibi bu anlatımlarda da tarihî bilgi vermenin değil, örnek sunmanın ve ibret aşılamanın hedeflenmesidir. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “...İşte misaller! Biz onları insanlara düşünsünler diye veriyoruz.” 33 “Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (tatmin ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda, sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.” 34
Peygamber Efendimizin bu kıssayı anlattıktan sonra, “Allah, Musa"ya rahmet eylesin. Keşke sabretseydi de (aralarında başka olaylar geçseydi) bize o ikisinin yapacağı diğer şeyler de anlatılsaydı.” 35 buyurması da bu kıssanın anlatılmasındaki gayenin ibret almak olduğunu bizlere göstermektedir. Musa ile Hızır kıssasını bu açıdan değerlendirdiğimizde, bir peygamber olmasına rağmen Hz. Musa"dan daha bilgili bir kimsenin olması, bu bilginin Allah vergisi olduğunu ve Allah"ın da bunu dilediği kimseye verebileceğini göstermektedir. Yüce Rabbimizin, “...Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.” 36 uyarısı da kimsenin tüm bilgileri kuşatamayacağını, daima birilerinden bir şeyler öğrenilebileceğini hatırlatmaktadır.
Bu kıssadan, Allah"ın kendisine ilim verebilmesi için kula düşenin gayret sarf etmek olduğu da anlaşılmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimizin, “İlim ancak öğrenmekle elde edilir.” 37 sözü ilmin elde edilmesinin çalışmak ile mümkün olabileceğini göstermektedir. Bu durum Hz. Musa için de geçerlidir. Nitekim başlangıçta Allah"tan vahiy aldığı için olsa gerek kendisini yeryüzünde bulunan en âlim kimse olarak gören Hz. Musa, Rabbinin kendisinden daha âlim bir kulu olduğuna dair uyarısını aldıktan sonra hemen ilim öğrenmek için yollara düşmüştür. Onun bu davranışı ilme verdiği değer ve bu uğurda gösterdiği fedakârlığın da bir göstergesidir.