bunların bazılarının ilâhî kaynaklı olabileceği ifade edilmiştir. Bu itibarla ifade en geniş anlamıyla değerlendirildiğinde geçmiş ümmet ve milletler tabiri ile Hz. Âdem"den sonra insanlığın ikinci atası olarak kabul edilen Hz. Nuh"un üç oğlu Hâm, Sâm ve Yâfes"in soyundan gelen milletlerin39 tamamının kastedilmekte olduğu söylenebilir.
Sevgili Peygamberimizin geçmiş ümmetlerle alâkalı tavrı, aslında onun Ehl-i kitaba mensup din ve milletlere yönelik tavrından farklı değildi. Ehl-i kitaba olan tavır da bizzat onların kendilerine değil düşünce dünyalarına, din ve kültürlerine yönelikti. Nitekim Hz. Peygamber"in geçmiş kültürlere bakışının genel hatlarını belirten hadisler, genelde geçmiş kültürlere bir karşı duruşu ifade etmekte, daha özelde ise Yahudi-Hıristiyan kültürüne muhalif bir tavrı yansıtmaktaydı.
Geçmiş ümmetlere bakışında Allah Resûlü, onlara muhalefet etmeyi, onlara benzememeyi emir ve tavsiye etmekteydi. Ancak bununla geçmiş ümmet ve milletlerin inanç, hüküm, örf, âdet ve kültürlerinden İslâm"ın tasvip etmeyip yasakladığı hususlar kastedilmişti. Bir hadisinde Hz. Peygamber, “Ümmetim, kendilerinden öncekilerin (ümmetlerin) yolundan karış karış, arşın arşın gidinceye kadar kıyamet kopmaz.” buyurmuştu. Bunun üzerine, “Ey Allah"ın Resûlü, Farslar ve Bizanslılar gibi mi?” diye sorulunca, “Onlardan başka kim olabilir?” buyurmuştu.40 Bu hadiste “Farslar ve Bizanslılar”, devrin en büyük iki devleti olması sebebiyle özellikle zikredilmişti. Ebû Saîd el-Hudrî"nin naklettiği başka bir hadiste de Peygamberimiz (sav), “Muhakkak siz, önceki ümmetlerin âdetlerini karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kertenkele deliğine girmiş olsalar siz de onları takip edeceksiniz.” buyurmuş, Yahudi ve Hıristiyanları mı kastettiğini soran oradaki sahâbîlere, “Başka kim olabilir?” cevabını vermişti.41
İslâm"da diğer din ve kültürlere ait inanç, anlayış ve hükümler, Kur"an ve sünnet esaslarına göre değerlendirilmiştir. Bu itibarla Müslümanların din ve inanç esaslarına zarar vermeyecek bir tarzda yabancı kültürlerle irtibat kurmalarına engel olunmamıştı. Bilakis Müslüman"ın, geçmiş diğer kültür ve medeniyetlerin istifadeye lâyık yönleri hakkında bilgi sahibi olması teşvik edilmiştir. “Hikmetli söz, müminin yitiğidir; onu nerede bulursa, on(u öğrenmeye ve uygulamay)a en lâyık olan da odur.” 42 hadisinin işaret ettiği mânâlardan biri de bu olsa gerektir.
Gerek Kur"an"da, gerekse hadislerde geçmiş ümmetlerle alâkalı olarak değinilen önemli hususlardan birisi de onlara verilen ilâhî cezalardır.