grupları tek başına hezimete uğratan Allah"a hamdolsun! Gidelim de onu bana göster." dedi. Gittik bir de baktık ki o (Ebû Cehil). Bunun üzerine, "Bu (Ebû Cehil), bu ümmetin firavunudur. ”63 buyurmuştur.
Hz. Peygamber (sav) Bedir"de öldürülen müşrik cesetlerinin yanında durmuş ve onlara hitaben, “Allah, benim yanımdaki bir grupla size ceza verdi. Şüphesiz, ben güvenilir bir kimse iken siz beni hain ilân ettiniz. Ben doğru bir kimse iken beni yalanladınız.” buyurmuştur. Sonra da Ebû Cehil b. Hişâm"a yönelerek, “Bu, Allah"a karşı Firavun"dan daha azgındı. Zira Firavun, öleceğini anladığında Allah"ın birliğini ikrar etti. Bu ise öleceğini anladığında Lât ve Uzzâ"ya dua etti.” 64 buyurarak Firavun ve Ebû Cehil"i karşılaştırmıştır.
Firavun"dan sonra imana ve inananlara karşı gösterilen zulüm ve adaletsizliğin bayrağını bu kez başka bir simge alacaktır. Hak taraftarları bundan sonra dünyayı, dünyalığı ve nefsi temsil eden, kibir ve gurur ile bezenmiş bir bakış açısı ile uğraşacaktır. Bu bakış açısı da yine Hz. Musa ve inananları için açık bir tehlike ve tehdit olacaktır. İşte bu yeni düşman Kârûn"dur.
Musa"nın kavminden olan Kârûn, muazzam bir servete sahiptir. Öyle ki hazinelerin kendisini değil sadece anahtarlarını bile ancak güçlü kuvvetli insanlardan oluşan bir grup taşıyabilmektedir.65 Kârûn gösterişi sever, sahip olduğu zenginliği insanların gözüne sokmaktan âdeta zevk alır. Aslında bu tavrı ile o, Musa ve Harun"un getirdiği ilâhî sisteme karşı üstü örtülü bir savaş vermekte, bunu sarsmaya hatta yıkmaya çalışmaktadır. Zira sahip olduğu zenginliği, sadece kendisi için, doymak bilmeyen nefsi için harcamayı en doğal hakkı görmektedir.
Kârûn yine bir gün bütün ihtişâmı, süsü ve gösterişi ile gezerken kulağına bazı sözler gelir. Allah Teâlâ"nın, “dünya hayatını isteyenler” şeklinde tavsif ettiği66 halktan bazı insanlar demektedir ki, “Keşke Kârûn"a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir!” Buna karşın, gerçeği bilen insanlar onlara şöyle cevap vermektedir: “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah"ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur.” 67
Kârûn toplumda oluşturduğu fitneden memnundu. Musa"nın getirdiği düzenin eninde sonunda yıkılacağını düşünüyordu. Buna karşın Allah Teâlâ, eşsiz ve sınırsız merhametinin göstergesi olarak toplumdaki iyi insanların dilinden ona evrensel gerçekleri hatırlatmaya devam ediyordu. Hak, doğru ve adalet taraftarı, Allah dostu bu insanlar diyorlardı ki