“Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez. Allah"ın sana verdiği şeylerde âhiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah"ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” 68 Kârûn ise “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir.” 69 diyor, uyarıları asla dikkate almıyordu.
Rivayete göre Musa Peygamber, İsrâiloğulları"na zekâtı emredince, Kârûn, İsrâiloğulları"nı toplayıp onlara, “Bu, size namaz ve birtakım emirler getirmiş, siz de onlara katlanmışsınız. Ona, bir de mallarınızı verme külfetini yüklenecek misiniz?” diye sorar. İsrâiloğulları, “Biz, ona (zekât olarak) mallarımızı verme külfetini yüklenmeyeceğiz! Peki, sen ne görüştesin?” diye karşılık verirler. Kârûn, “Benim görüşüm, İsrâiloğulları"ndan bir fahişeyi ona gönderelim. Onun kendisiyle birlikte olmak istediğini söylemesini ve bu iftirayı yaymasını isteyelim.” der. Öyle de yaparlar. Hz. Musa, Kârûn aleyhinde Allah"a beddua edince Yüce Allah, Hz. Musa"ya boyun eğmesi için yeryüzüne emreder. Musa Peygamber, yeryüzüne onları yutmasını emredince yer, onları önce topuklarına, sonra dizlerine kadar, en sonunda da tamamen yutar. Onlar bu arada hep, “Ey Musa, ey Musa!” diyerek yardım isterler. Ama sonunda Allah"ın verdiği mühlet sona erer ve gerçekleri görmeye yanaşmayan Kârûn, sarayı ile birlikte yerin dibine geçirilir.70 Toplumdaki bazı insanlar, bu hadiseden önemli bir ders çıkartarak gerçeği şöyle itiraf etmişlerdi: “Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler iflah olmayacak.” 71
Şüphesiz Firavun, Hâmân ve Kârûn, hakka, adalete, insan olma onuruna karşı nefsi temsil etmişlerdir. Onlar, tek hedefi “tüm arzuları tatmin edilmiş bir ben” olan düzeni tesis etme çabasının, bütün ilâhî dinlerin ortak ve evrensel değerlerine boyun eğmeyi kendilerine yakıştıramayan bakış açısının en meşhur sembolleridir. Dünyada sahip olunan bütün değerlerin, maddî manevî tüm zenginliklerin aslında bir başkasından geldiğini, eninde sonunda yine Allah"a döneceğini; bunların aslında imtihan için verildiğini, bu sebeple hak ve iyilik yolunda kullanılması gerektiğini asla kabul edemeyen düşünce tarzının örnekleridir. Bu nedenle bütün çabalarını ilâhî daveti önlemek için sarf etmişlerdir.
Allah"ın seçtiği bu örnekler dünya döndükçe nefsin, arzu ve heveslerin, insanların karşısına hangi şekillerde çıkacağına işaret etmesi açısından manidardır. Ancak sonuç aynıdır; bunlara kapılan insan,