işaret ettiği üzere insana ait bir değerdir.28 Dolayısıyla burada yasaklanan asalet, hasep ve nesep değil sırf asalet ile övünme ve başkalarının neseplerini karalamadır.
Câhiliye döneminde kâhin ve arrâfların yanı sıra Yahudi ve Hıristiyanlardan oluşan Ehl-i kitap da önemli bir bilgi kaynağıydı. Bu iki dinin mensupları, ümmî Arap toplumunca daha bilgili addedilmekteydi. Gerek din, gerekse dünya ve âhiret ile ilgili çeşitli konularda çevredeki kitap ehline danışılmaktaydı. Peygamberimizin Mekke"de ilk vahyi almasının ardından eşi Hz. Hatice tarafından Hıristiyan bir bilge olan Varaka b. Nevfel"e götürülmesi ve yaşanan tecrübenin ona sorulması bunun tipik bir örneğiydi.29 Kureyş"in, Hz. Muhammed"in gerçek peygamber olup olmadığını dahi Yahudilere sorması da bunu göstermekteydi.30
Ehl-i kitap olmaları hasebiyle Hicaz bölgesindeki Yahudilerin Araplar üzerinde önemli bir etkileri söz konusuydu. Hatta kitapsız ve peygambersiz olmalarının verdiği eziklik içerisinde Araplar, “Kendilerine bir uyarıcı (peygamber) gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle Allah"a yemin etmişlerdi...” 31 Câhiliye döneminde önemli bir bilgi kaynağı olan Ehl-i kitap hakkında Resûlullah daha ihtiyatlı bir tavır takınmıştı. O, bir hadisinde şunu tavsiye eder: “Ehl-i kitabı ne doğrulayın ne de yalanlayın! Ancak "Biz, Allah"a ve (bize) indirilene iman ettik." deyin.” 32 Peygamber Efendimizin okunmasını tavsiye ettiği âyet-i kerimede şöyle buyurulmaktadır: “Biz Allah"a ve bize indirilene, İbrâhim"e, İshak"a, Yakub"a ve torunlarına indirilenlere; Musa"ya, İsa"ya verilenlere ve bütün peygamberlere Rabbleri katından verilenlere iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz Allah"a teslim olmuş Müslümanlarız.” 33 Diğer bir hadisinde ise Allah Resûlü, İsrâiloğulları"ndan (ibretli şeyleri) aktarmada bir sakınca olmadığını bildirir.34 Peygamber Efendimizin gerek bu beyanları, gerekse Hz. Ömer"in merakla okumakta olduğu Tevrat nüshasından dolayı rahatsız olduğuna dair rivayetler35 Ehl-i kitaptan alınan bilgiler konusunda temkinli ve seçici olunmasının gereğini ima eder.
Görüldüğü üzere, kendilerine herhangi bir peygamber ve kitap gönderilmemiş bir toplum olan câhiliye halkı,36 geleceğe dair bilgi edinmek üzere kâhin, arrâf gibi cinlerle yahut doğaüstü güçlerle ilişkisi olduğunu düşündükleri kaynaklara inanıyor yahut envâ ve yıldız kayması gibi çeşitli bâtıl inanışlardan kendilerince bazı sonuçlar çıkarıyorlardı. Gizli, görkemli olan şeylere karşı tüm insanlarda bulunan merak ve ilgi onlarda da vardı.