o döneme ait davranışlarının hükmünü Resûlullah"a sorarken câhiliye kavramını zikretmişlerdir.7 Âyetlerde ise genel olarak câhiliye zihniyeti ve bunun insan ilişkilerine, sosyal ve hukukî alana yansımaları konu edilerek bunların yerine İslâm"ın değerleri yerleştirilmeye çalışılmıştır. Kur"an, Uhud Savaşı"nda münafıkların tutumunu, Allah"a karşı haksız yere câhiliye devrindekilere benzer düşüncelere kapılmaları sebebiyle eleştirmiş ve putperest câhiliye kuruntularına dayalı şüphe ve tereddütten kurtulamamış zihniyeti, “zann-ı câhiliyye” olarak isimlendirmiştir.8 “Hükmü"l-câhiliyye” yi yani eski câhiliye hükmünü geri getirmek isteyen insanlar uyarılmış9 ve Hz. Peygamber"in hanımları “teberrücü"l-câhiliyye” yani câhiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılma konusunda ikaz edilmişlerdir.10 Câhiliye dönemine damgasına vuran, inanç, ahlâk, tutum ve davranışlardaki taassup, adaletsizlik, aşırı kabile taraftarlığı, ırkçılık, kin, öfke ve şiddetin karşılığı olarak Kur"an"da, “hamiyyetü"l-câhiliyye” ifadesi zikredilmiş ve kalplerine câhiliye taassubu yerleşmiş olan kâfirler bu tutumları sebebiyle eleştirilmişlerdir.11
Câhiliye zihniyetinin ve uygulamalarının temelini yozlaşan dinî inançlar oluşturuyordu. Zira hayatın her karesinde onların tahrif edilmiş inançlarına dair izler görmek mümkündü. İlâhî vahyin âdeta fetret döneminin yaşandığı bu çağda insanlar Hz. İbrâhim"in ilâhî vahyini unutmuşlar, var olan dinî değerleri yozlaştırıp aslından çok farklı bir şekle büründürmüşlerdi. Hz. İbrâhim"den beri tek Allah"a inanan Arapların, zaman içinde, atalarına ve atalarının hatırasına sorgulamaksızın körü körüne bağlanmaları, onları şirk akidesine yönlendirmişti. Câhiliye zihniyetinin devamını sağlayan da, taassuba dönüşmüş olan, putperest ataları taklit zihniyetiydi. “Biz atalarımızı bir din (millet) üzerinde bulduk, biz ancak onları taklit ederiz.” 12 şeklinde kendilerini niteleyen bu zihniyet, Allah Resûlü"nün en büyük mücadele alanını oluşturuyordu. Puta tapan atalarına koşulsuz bağlanmaları ve onları taklit etmeleri nedeniyle Kur"an tarafından da eleştirilmişlerdi. Âyetlerde, “Onlara, "Allah"ın indirdiğine uyun!" denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız." dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?” 13 şeklinde tasvir edilen bu inatçı zihniyetin, âhirette de kendilerini müşrik atalarının yoldan çıkardıkları mazeretini ileri sürecekleri bildirilmektedir.14 Ne ilâhî bir bildiriye ne de kendi aklî muhakemelerine dayanan, sadece putperest atalarının inançlarına körü körüne bağlanan ve sorgulamayı kabul etmeyen böylesi bir tavır câhiliye zihniyetinin temel özelliğini oluşturuyordu.