Allah"a ibadeti bırakıp tekrar putlara tapmaya döndürmek, önceden helâl saydığımız çirkinlikleri tekrar helâl kabul etmemizi sağlamak ve böylece dinimizden döndürebilmek için bize baskı yaptılar. Onlar bizi ağır bir baskıya maruz bırakınca, zorlayınca, bize zulmedince, bizimle dinimiz arasına girip inancımızı yaşamamıza engel olunca, biz de kalkıp senin ülkene sığındık. Seni başkalarına tercih ettik ve sana yakın olmayı istedik. Ey hükümdar, senin yanında haksızlığa uğratılmayacağımızı umduk!” Bu konuşmadan sonra Necâşî mültecileri Kureyşlilere vermeyi kabul etmedi ve misafirliklerinin devamına karar verdi.2
Ca"fer b. Ebû Tâlib, Allah Resûlü"nün kendilerinde gerçekleştirdiği mucizevî değişimi, hayatlarının İslâm"la aydınlanmadan önceki ve onunla şereflendikten sonraki iki farklı dönemini, işte bu şekilde tasvir etmişti. Onların şahit olduğu dönemlerden birincisi, İbrâhimî davetin unutulmaya yüz tuttuğu, dinî, insanî, ahlâkî değerlerin yozlaştığı, insanın kendisine ve Rabbine yabancılaştığı karanlık dönemdi. İkincisi ise bu karanlığın Resûlullah tarafından İslâm"ın nuruyla aydınlatıldığı saadet asrıydı. İslâm öncesinde insanlığın inançsızlık, zulüm, adaletsizlik ile kıvrandığı, hayatın her alanında cahilce uygulamaların hüküm sürdüğü bu zaman dilimi, o dönemde yaşanılanlara yakışır şekilde “câhiliye dönemi” olarak isimlendirilmişti.
Câhiliye kavramı, “cehl” kökünden gelir ve “bilgisizlik ve cehaletin yanında kabalık, zorbalık, barbarlık” anlamı da taşır. Cehl kelimesinin “ilim” ve “hilm”kavramlarının zıddı olması yönüyle, câhiliye kavramı da yalnızca ilmin değil “akıllı ve kültürlü davranma, yumuşak, hoşgörülü, bağışlayıcı ve medenî hareket etme” anlamındaki hilmin de zıddıdır. Bu yönüyle inanç veya dünya görüşü yönünden câhiliye çağının bilgisizliği, İslâm"ın bilgelik ve aydınlığının zıddını ifade eder.3 Nitekim câhiliye dönemi insanı yalnızca bilgisizliklerinden dolayı değil hilm sahibi olmadıklarından dolayı da Kur"an tarafından eleştiriye muhatap olmuşlardır.4 Câhiliye dönemi, İslâm öncesinde Arapların sahip oldukları inanç ve sosyal hayat telakkisi olarak tanımlanır ancak bunun yanında genel olarak o dönemin zihniyetini andıran günah ve isyan içeren davranışlar için de câhiliye nitelemesi yapılabilmektedir.
Câhiliye kavramının, Allah Resûlü"nün ve ashâbının dilinde çeşitli şekillerde kullanıldığı görülmektedir. Nitekim pek çok rivayette câhiliyeye ait anılardan bahsedilirken5 Hz. Peygamber, ashâbının davranışlarında câhiliyeye ait izler gördüğünde onları uyarırken6 veya sahâbe,