ilâhî emirlere itaat ve iman eden sahâbe ona karşı saygısız davranışlarda bulunmaktan kaçındıkları gibi bazı bedevîlerin kaba davranışlarına da müdahale etmek istemişlerdi.21 Zira Kur"an"ın Allah ve Resûlü"nü incitenlerle ilgili şu uyarısı onların zihinlerinde çok canlıydı: “Allah ve Resûlü"nü incitenlere Allah, dünyada ve âhirette lânet etmiş ve onlar için aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.” 22
Kureyş"in ileri gelenlerinden Urve b. Mes"ûd"un, Hudeybiye görüşmeleri dönüşünde Resûlullah"la ilgili olarak Kureyşlilere, “Ey kavmim! Vallahi, ben birçok kralın huzuruna çıktım; heyet olarak Kayser"e, Kisrâ"ya ve Necâşî"ye gittim. Vallahi, Muhammed"in ashâbının ona tazim ettiği kadar hiçbir krala adamlarının tazim ettiğini görmedim.”23 şeklindeki beyanı da muhatapları nazarında Resûlullah"ın saygınlığının açık bir ifadesidir. Bununla birlikte Resûlullah gerek kendisine inananlar, gerekse inanmayanlar nazarındaki bu saygın ve itibarlı konumunu hiçbir zaman gurur ve kibir vesilesi yapmamıştır. Aksine müminleri yanlış anlamalara ve uygulamalara sebep olabilecek saygı gösterileri ve davranışlardan uzak durmaları konusunda özellikle uyarmıştır.24
Sahâbe"nin Hz. Peygamber"e olan bu sevgi ve saygısı ona salavât getirmeyi salık veren Kur"an âyetleri ve nebevî öğretiyle de pekiştirilmiştir. Kur"an"da, “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber"e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm edin.” 25 buyrulur. Peygamberimiz de “Kıyamet günü insanların bana en yakın olacak olanı, bana en çok salavât getirenidir.”, 26 “Bana salavât getiriniz. Çünkü nerede olursanız olun, sizin salavâtınız bana ulaşır.” 27 diyerek kendisine salavât getirmelerini Müslümanlara öğütlemiştir. Zira salavât sadece Hz. Peygamber"i anmak ya da ona dua etmek değildir. Onu yâd etmeye, dolayısıyla onun öğretilerini ve sünnetini hatırlamaya bir vesiledir. Peygamberi"ne salavât getiren müminler sadece onu hatırlamakla yetinmemeli hayatını onun öğretileri doğrultusunda şekillendirmeli ona lâyık ümmet olmaya çalışmalıdırlar. Bu bağlamda sahâbeden sonraki nesillerin de ona salavât getirmesi ve onu anması, Hz. Peygamber"in manevî saygınlığının, otoritesinin ve ümmetiyle olan sıkı ilişkisinin devamını sağlaması açısından önem arz etmektedir.
Cenâb-ı Allah Son Peygamber"ine diğer peygamberler arasında da saygın bir konum bahşetmiştir. Onlardan kendilerine verdiği kitap ve hikmetten sonra bunları doğrulayıcı olarak göndereceği Peygamberi"ne iman edeceklerine dair söz almıştır.28 Müminlerden ise kendi peygamberlerine