Tavsiyesine uydukları için verimin düştüğünü Resûlullah"a bildirdiklerinde o şöyle buyurdu: “Ben ancak bir beşerim. Size dininiz hakkında bir şey emredersem onu hemen alın! Kendi görüşümle bir şey emredersem, takdir edersiniz ki ben de bir insanım.” 52
Aslında sahâbe dinî hususların dışında kalan işlerde Resûlullah"ın çoğunlukla kişisel tercihlerde bulunduğunun farkındaydı. Hâlid b. Velîd"in anlattığı şu olay, Resûlullah"ın damak zevkinin, içinde yetiştiği kültüre göre şekillendiğini göstermesinin yanı sıra onun tavırlarının kaynağına ilişkin sahâbe algısına da işaret etmektedir: Hâlid b. Velîd, Resûlullah (sav) ile birlikte hem teyzesi hem de Peygamberimizin eşi olan Meymûne bnt. Hâris"i ziyarete gitmişlerdi ve kendilerine bir çeşit kertenkele olan keler eti ikram edilmişti. Resûlullah"ın (sav) ne olduğunu bilmeden hiçbir şey yemediğini bilen bir hanım, Meymûne"ye, “Bunun ne yemeği olduğunu Resûlullah"a söylemeyecek misin?” dedi. Bunun üzerine Meymûne o yemeğin keler eti olduğunu söyledi. Durumu öğrenince Peygamberimiz yemeği yemedi. Bunun üzerine Hâlid Resûlullah"a keler etinin haram olup olmadığını sordu ve ondan, “Hayır, fakat bizim bölgede olmadığı için ben ondan hoşlanmıyorum.” cevabını aldı. Sonrasını Hâlid şöyle anlatıyordu: “Bunun üzerine ben yemeği kendime çektim ve yedim. Bu sırada Resûlullah (sav) de beni izliyordu.”53
Peygamberimizin, henüz çocukken el-Âs olan eski ismini Abdullah"a çevirdiği, en çok hadis nakleden sahâbîlerden54 Abdullah b. Amr, ezberlemek amacıyla Hz. Peygamber"den işittiği her sözü yazmaktaydı. Sahâbeden bazıları, “Sen Resûlullah"tan işittiğin her şeyi yazıyorsun. Halbuki Resûlullah da nihayetinde bir insandır, hoşnut iken konuştuğu gibi öfkeliyken de konuşur.” diyerek onu uyarma ihtiyacı hissetmişlerdi. Ancak Abdullah bu uyarıları Peygamberimize iletince o, parmağıyla ağzına işaret ederek şöyle demişti: “Sen yazmaya devam et! Yemin ederim ki buradan doğru sözden başkası çıkmaz.” 55 Onun bu sözü insanî yönünün nebevî yönüne asla zarar vermediğinin bir ifadesiydi. Sevgili Peygamberimiz, “Ben, öfkeli iken ümmetimden kime incitici söz söyler ya da beddua edersem, ben de Âdemoğullarından biriyim. Onların öfkelendiği gibi ben de öfkelenirim. Fakat Allah beni ancak âlemlere rahmet olarak göndermiştir.” demiş ve ardından da, “Ey Allah"ım! Benim böyle bir tavrımı kıyamet gününde o kişi için bir rahmet vesilesi kıl!” diye dua etmişti.56 İnsanlar arasında hüküm verirken anlatılanlara göre karar verebileceğini bir seferinde şöyle ifade etmişti: “Ben ancak bir insanım. Bana aranızdaki davaları arz ediyorsunuz. Bazılarınız derdini