Haccı yolculuğunda Hz. Peygamber"in hanımlarının bulunduğu develeri o sürüyordu. Hem develeri sürüyor hem de şiirler okuyordu. Güzel sesli Enceşe"nin nağmelerinin cazibesine kapılan develer de hızlanmış ve müminlerin anneleri bundan rahatsız olmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber o latîf üslûbuyla: “Yavaş ol ey Enceşe, kristallere dikkat et!” 25 diye seslenerek zarafetini ortaya koymuştu.
Allah Resûlü (sav), konuşurken muhatabının anlayış seviyesini dikkate alır ve kelimelerini ona göre seçerdi. Abdullah b. Abbâs da, “İnsanlarla anlayış seviyelerine göre konuşmakla emrolundum.” diyerek bu konuya dikkat çekmişti.26 Sahâbeden Ebu"t-Tufeyl, “Her makamın kendine has bir konuşma üslûbu vardır.”27 sözüyle Hz. Peygamber"in uyguladığı ilkeyi ifade etmişti. Rahmet Elçisi, ashâbının yanında bir öğretmen, samimi bir arkadaş, ordusunun başında dirayetli bir komutan, hanımlarına karşı anlayışlı bir koca, çocuklarının yanında ise şefkatli bir baba olarak konuşurdu.
Sevgili Peygamberimiz, kendisine yöneltilen sorular konusunda da muhatabın durumunu gözetir, onun ihtiyaç ve eksikliklerine göre cevap verirdi. Örneğin, “En hayırlı amel nedir?” tarzında farklı zamanlarda farklı kişilerden gelen sorulara, “Allah"a ve Resûlü"ne iman”, 28 “Vaktinde kılınan namaz”, 29 “(Hacda) telbiye esnasında sesi yükseltmek ve kurbanlıkların kanını akıtmak”, 30 “Yemek yedirmen ve tanıdığına da tanımadığına da selâm vermen” 31 şeklinde farklı cevaplar vermişti.
Bir gün Hz. Peygamber"in huzuruna bir adam gelmiş ve şöyle demişti: “Yâ Resûlallah, bana birkaç kelime öğret de onları uygulayayım. Ama çok olmasın, sonra unuturum.”32 Nebî (sav) ona, “Öfkelenme!” buyurdu. Adam tekrar tekrar Nebî"den öğüt istedi ancak her defasında aynı kısa cevabı aldı.33 Aslında öğüde dair sayılacak pek çok şey olmasına rağmen Peygamberimizin, “Öfkelenme!” nasihatinde ısrarının hikmeti, soruyu soran şahsın öfkeli karakterinde saklıydı. Belki de onun için en önemli ve o an için gerekli olan sükûnet olduğundan, Nebî (sav) ona öfkesine hâkim olması tavsiyesinde bulunmuştu.34
Gereksiz konuşmaları terk etmenin, kişinin İslâm"ının güzelliğinden olduğunu söyleyen Hz. Peygamber (sav),35 “Allah"a ve âhiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun...” buyurarak ümmetini uyarırdı.36 Gıybet, yalan ve dedikodu gibi kötülüğe zemin teşkil eden konuşmaları kesin bir şekilde yasaklardı.37 O (sav), Müslüman"ı, “Dilinden ve elinden