diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir.” 38 şeklinde tarif ederek bu noktaya dikkat çekmişti.
Peygamberimizin mihmandarı ve İstanbul"un Sultanı Ebû Eyyûb el-Ensârî"nin anlattığına göre, bir adam Resûlullah"a gelerek, kendisine kısa bir şeyler öğretmesini istemişti. Resûl-i Ekrem (sav) ona öğütte bulunmuş ama yine sözü uzatmamıştı: “Namaz kıldığın zaman son namazınmış gibi kıl. Özür dilemeni gerektirecek bir sözü söyleme ve insanların ellerindeki dünyalıklara umut bağlama!” 39
Rahmet Peygamberi, konuşmasına Allah"ın adıyla başlar, O"nun adıyla son verirdi. Gelecekte yapacağı bir şeyden bahsederken “İnşallah” derdi. Böylece peygamber bile olsa her iradenin üzerindeki hâkim bir iradenin varlığına dikkat çekerdi. Esasen Rabbi de kendisini ve onun şahsında tüm inananları, “Allah"ın dilemesine bağlamadıkça (inşallah demedikçe) hiçbir şey için "Bunu yarın yapacağım." deme.” 40 şeklinde tembihlemişti.
Peygamberimizin bazen yeminle de konuşmalarına başladığı olurdu. Bu tavrı sözün doğruluğunu teyit etmek veya konunun önemini ortaya koymak amacına yönelikti. Onun yemin tarzı genelde, “Canımı elinde tutan Allah"a yemin olsun ki!” 41 şeklinde idi. Bazen “...Kalpleri (istediği yöne) çeviren Allah"a yemin olsun ki!” 42 diye de yemin ederdi.
Dürüstlük onun en belirgin vasfıydı. Son Elçi, peygamberliği öncesinde bile bu yönüyle kavmi arasında dikkat çekmişti. “el-Emîn” lakabı ile anılır,43 yalanına hiç şahit olunmadığı söylenirdi.44 Nitekim kıymetli eşi Hz. Hatice, ilk vahyi aldığında büyük bir korku ve endişe yaşayan Allah Resûlü"nü, “...Allah"a yemin ederim ki Allah seni hiçbir vakit utandırmaz. Çünkü Allah"a yemin olsun ki sen akrabanı gözetirsin, doğruyu konuşursun...” diyerek sakinleştirmişti.45
Hz. Peygamber asla yalan söylemez, şaka yaparken de bu hassasiyetini sürdürürdü. Yani o, kızgın da olsa neşeli de olsa ağzından doğru ve gerçek dışı bir şey çıkmazdı.46 Resûlullah seviyeli, ince ve hoş latîfeler yapardı. Bir defasında kendisinden bir binek hayvanı isteyen bir adama, “Seni dişi bir devenin yavrusuna bindirelim.” diye karşılık vermiş, adam, “Ben dişi devenin yavrusunu ne yapayım? (O beni taşıyamaz)” şeklinde şaşkınlığını ifade edince, Allah Resûlü, “(Bütün) develeri doğuran dişi develer değil mi?” demişti.47 Hz. Peygamber"in şakadan hoşlandığını bilen bazı sahâbîler onun latîfesine aynı şekilde karşılık verirlerdi. Hazırcevap ve şakacı bir mizaca sahâbî olan Süheyb-i Rûmî bir gün Hz. Peygamber"in yanına gelmişti.