“Elhamdülillâhi"llezî et"amenâ ve sekânâ ve cealenâ müslimîn.” (Bizi yediren, bizi içiren ve bizim Müslüman yapan Allah"a hamdolsun.) 50
Şu şekilde dua ettiği de olurdu:
“Elhamdülillâhi kesîran tayyiben mübâreken fîhi, ğayra mekfiyyin ve lâ müveddein ve lâ müstağnen anhü, Rabbenâ!” (Güzel ve bereket dilekleriyle dolu, ama bir o kadar yetersiz olan ve dilimizden düşürmediğimiz, vazgeçemediğimiz tüm övgülerle sana çokça hamdediyoruz ey Rabbimiz!) 51
Bazen de şöyle dua ediyordu:
“Eftara ındekümü"s-sâimûn ve ekele taâmekümü"l-ebrâr ve sallet aleykümü"l-melâike.” (Oruçlular sizin yanınızda iftar etsinler, iyiler sizin yemeklerinizden yesinler, melekler de size selâm ve dua etsinler.) 52
Yine kişinin yemekten sonra söylediğinde günahlarının bağışlanacağını bildirdiği dualardan birisi de şu şekildeydi:
“Elhamdülillâhi"llezî et"amenî hâze"t-taâme ve razekanîhi min ğayri havlin minnî velâ kuvvetin.” (Beni yediren, ben güç ve kuvvet sarf etmediğim hâlde, bana bu rızkı veren Allah"a hamdolsun.) 53
Görüldüğü gibi bu dualar, Allah"a şükür içermektedir. Bu sebeple uzunca dua yapılmasa bile en azından “Elhamdülillâh” diyerek verdiği nimetlerden dolayı Yüce Yaratıcı"ya şükredip minnettar olmak gerekir. Allah Resûlü de bu durumu şöyle bildirmiştir: “Kulun, yemeğini yedikten sonra veya içeceği şeyi içtikten sonra O"na hamdetmesi, Allah"ın hoşuna gider.” 54