Nihayet yeryüzü kendisini kirleten şirkten arındığı zaman yüce ferman geldi ve “"Ey yer, yut suyunu ve ey gök, tut suyunu!" (Bu emir üzerine) sular çekildi ve hüküm yerine getirildi. Gemi Cudi (dağı) üzerine yerleşti.” 94 ve “Ey Nuh, sana ve beraberindeki ümmete tarafımızdan (bahşedilen) selâmet ve bereketle in gemiden.” denildi.95 Receb ayının onuncu gününde başlayan zorlu yolculuk, tam altı ay sonra Muharrem ayının onuncu gününde yani âşûrâ gününde tamamlanmış oldu. Hz. Nuh ve beraberindekiler de Allah"ın bu nimetine şükretmek için o gün oruç tuttular.96 Çünkü Nuh (as) her fırsatta çokça şükreden bir kul idi.97
Tufandan sonra Hz. Nuh ve yanında bulunanlar kendilerine evler yaparak yeniden yeryüzüne yerleştiler.98 Ancak o insanlardan sadece Hz. Nuh"un zürriyyeti yani üç oğlu ve üç gelini geriye kaldı.99 Böylece bütün âlemler içinde Allah"ın kendisine selâm ettiği Nuh (as),100 Hz. Âdem"den sonra insanların ikinci atası oldu.
Daha önce zikrettiğimiz kıyamet sahnesini anlatan hadisin devamında Resûlullah Efendimiz, insanların Hz. Âdem"in tavsiyesine uyarak Hz. Nuh"a müracaat ettiklerini anlatır. İnsanlar ona, “Sen yeryüzü halkına gönderilen ilk resûlsün ve Allah seni "şükreden bir kul" olarak niteledi.Rabbinin katında bize şefaatçi olmaz mısın?” dediklerinde, Hz. Nuh kavmi aleyhine yaptığı duayı hatırlatarak “Kendim, kendim!” diye kendi telaşına düştüğünü belirtir ve Hz. İbrâhim"e gitmelerini tavsiye eder.101
Hz. Nuh"tan yüzyıllar sonra, insanlığa hidayet rehberi olarak gönderilen Peygamberimiz (sav) de, arkadaşının insanlar arasındaki asaleti gözetmediğine dair, kibirli bir şekilde şikâyette bulunan bir kişiye öğüt vermek için, Hz. Nuh"un iki dünya saadetine ulaştıracak vasiyetini şöyle hatırlattı:
“Vefat vakti geldiğinde Allah"ın peygamberi Nuh (as) iki oğlunu çağırdı ve dedi ki: "Size kısaca şu vasiyeti yapıyorum. Size iki şeyi emrediyorum ve iki şeyi yasaklıyorum: Allah"a ortak koşmayı ve kibirlenmeyi yasaklıyorum. "Lâ ilâhe illâllâh" demeyi emrediyorum. Çünkü gökler yer ve bu ikisi arasında bulunanlar bir kefeye, lâ ilâhe illâllâh diğer kefeye konsa onlardan ağır gelir. Gökler ve yer bir halka olsalar da lâ ilâhe illâllâh onların üzerlerine konsa, onları çatlatır ya da kırar. Size "sübhânallâhi ve bihamdihî" demeyi de emrediyorum. Çünkü bu her şeyin duasıdır ve her şey bununla rızıklandırılır."” 102