عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ (رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) يَأْخُذُنِى فَيُقْعِدُنِى عَلَى فَخِذِهِ، وَيُقْعِدُ الْحَسَنَ بْنَ عَلِيٍّ عَلَى فَخِذِهِ الْآخَرَ، ثُمَّ يَضُمُّهُمَا، ثُمَّ يَقُولُ: “اللَّهُمَّ ارْحَمْهُمَا فَإِنِّى أَرْحَمُهُمَا.”
Üsâme b. Zeyd (ra) anlatıyor:
“Resûlullah (sav) beni alır, bir dizine oturtur, (torunu) Hasan b. Ali"yi de öbür dizine oturturdu. Sonra bizi bağrına basıp şöyle derdi: "Allah"ım, bu ikisine merhamet et! Ben de onlara merhamet ediyorum!" ”
(B6003 Buhârî, Edeb, 22)