Rahmet Elçisi, insanlarla iletişimde ellerini ve kollarını etkin bir şekilde kullanmaktaydı. Hz. Peygamber, İbn Ömer"in omzundan tutarak, “Dünyada bir garip veya yolcu gibi ol!” buyurmuştu.29 Buradaki omuzdan tutuş, samimiyet ve yakınlığı ifade ettiği gibi hem muhataba hem de bildiriye verilen önemi göstermekte, ayrıca, dinleyicinin ilgisini ve dikkatini toplamakta, daha iyi anlamasına katkı sağlamaktaydı.
Sevinçli hâli de sıkıntılı hâli de rahatlıkla Allah Resûlü"nün mübarek yüzünden okunurdu. Hz. Âişe"ye atılan çirkin iftira günlerindeki sıkıntısı nasıl yüzüne vurmuşsa Allah tarafından temiz olduğuna dair inen âyetleri müjdelerkenki sürûr hâli de yüzüne yansımıştı.30
Aynı durum Tebük Savaşı"na çıkmaktan geri kalan ve günlerce kendisiyle konuşulmayan Kâ"b b. Mâlik"in bağışlandığına dair âyetleri müjdelerken de görülmüştü. Kâ"b, uzunca anlattığı kendi kıssasında, Hz. Peygamber dâhil herkesin kendisine küstüğü bu günlerinde, verdiği selâmı alıp almadığını anlayabilmek için Hz. Peygamber"in dudaklarını hareket ettirip ettirmediğini nasıl gözlediğini, onun yakınında namaz kıldığını ve Hz. Peygamber"in kaçamak bakışlarla kendisine baktığını, kendisi baktığında ise onun derhâl nasıl yüz çevirdiğini; Allah"tan gelen bağış müjdesini verirken ise “Yüzü sevinçten parlamaktaydı. Resûlullah (sav) neşelenince yüzü ay parçası gibi aydınlanırdı ve biz sevindiğini bundan anlardık.” diyerek detaylı bir şekilde anlatır.31
Hz. Peygamber"in örtüsüne bürünmüş genç kızdan daha hayâlı olduğunu belirten Ebû Saîd el-Hudrî, “Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde biz bunu onun yüzünden anlardık.” demektedir.32
Genç sahâbîlerden Abdullah b. Amr, ezberlemek kastıyla Resûlullah"tan (sav) işittiği her sözü yazıyordu. Onun bu durumunu gören Kureyşliler, Resûlullah"ın da bir beşer olduğunu, onun rıza hâlinde konuştuğu gibi gazap hâlinde de konuştuğunu hatırlatarak onu uyardılar. Bu uyarı üzerine yazma işini bırakan Abdullah, durumu Hz. Peygamber"e aktarınca Resûlullah (sav) ona, “Yaz! Nefsim elinde olan Allah"a yemin ederim ki bu dudaklardan haktan başka bir şey sadır olmaz!” buyurdu.33
Hz. Peygamber"in, iletişimde mübarek başını da sıkça kullandığı anlaşılmaktadır. Bazen olumsuz cevap anlamına gelecek şekilde başını salladığı34 ya da başını semaya diktiği35 rivayet edilmektedir.36
Son derece güzel olan yüzünü aydınlatan37 ve görenleri hayran bırakan gülüşü, tebessüm şeklindeydi. Çok hoşlandığı bir durum karşısında bazen azı dişleri görünecek kadar güldüğü olurdu.38